Büyüdükçe; güne benzersin
Durdukça; düne
Oldukça; önceye....dönüp bakma!
...her rüyadan
daha uzundu yalnızlık / kırıldım aynada
Akşamların ayağına takılıp
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Çok güzel bir şiir okudum, yürek kaleminize tebrikler!...
Tam-puan
Doğum gününüz kutlu,
Her şey dilediğiniz gibi olsun.
Saygı sevgi muhabbetle.
Hadi!
Uzan rüyama
Uykularım alkışta...!
..
çok vurucu bir final...
düşler bile kıskanır bu bitişi...
uzun zamandır bu kalitede şiir okumamışım meğer... okurken bu güzel imgesel şiiri ruhumun gökyüzüne karıştığını hissettim... saygılarımı sunuyorum kaleminizin kalitesine....
kutlarım güzeldi.
şiir...
kutlarım
saygılar...
Masal tadında ve güzelliğinde bir anlatımdı yine...şiirlerinizi okumak büyük keyif,içtenliğimle kutluyorum güçlü kaleminizi...sevgiyle...
'ah be adam! bir adın vardı senin....hiç bilinmeyen ve etrafta duyulmayan! bir kadın var hala buralar da seni sinesine dert eden!..saygılar üstadım!..'
Bu sözler sizin Sabriye Hanım... Ne çok sevindim okuyunca... Ve bende sayfanızda gireyim dedim yeni güne... 'Sizi de düşünen var buralarda' demek için...!
Şiirin içine girince 'dün ile bugünün savaşı başlıyor' ilk dizelerde... Bitmeyen bir savaş... Galibi galiba sadece zaman... Neleri yenmiyor ki o zaman? Düşsel bir uykuda uykusuzluk var aslında... İnceden sitem.. 'Gerçeğin ömrü kısa, riyanın bini bir para' der gibi şaire... 'Mutluluklar/gülmek iftira!' Öyledir Sabriye Hanım... Kıskanmanın dayanılmaz hafifliği hala egemen dünyada!
Bana şu dizeler çok ama çok anlamlı geldi... :
'Kul ile Hak arasında
Yıllanmış sözlere
Ne zaman ses versem
Kıyar geçerim affı sürç-ü lisan hatrına!
...ruhum kör olsun ki
yüreğimle gördüm / yakışmıyor suçluya..'
Felsefenin koyusu var bu dizelerde anlayana.. Yada ben öyle anlıyorum... 'Sevmeyi suç/yasak' sayan bir dayatmaya isyan, itiraz... Niye günah/ayıp/suç sayılsın ki sevmek? 'Özü değil mi' yaşamın aşk? Sevmeyen neyi sevsin ki, yaradan dahil?
Üslubu/tarzı ile 'şiir yazan' bir kalem... Tanımaktan derin bir haz duyduğum... Tebrikler Değerli Şaire... Değerini 'tam' verip, listeme aldım müsaadenizle şiirinizi... Size sayfalar dolusu sevgiler, saygılar bıraktım sayfanızda... Muhabbetle Efendim...
Bilmezmiyim, biliyorum tabiki geçmişten geçtik gelecek bugündür..Seni seviyorum..kulağım sende..
harikasın..
...ruhum kör olsun ki
yüreğimle gördüm / yakışmıyor suçluya
harika sabriye ve güzel şiire sevgilerle...
Gerçek bir şairden gerçek bir şiir...Aşkın hakkını veren her yiğit kadın gibi kıvırmadan ,utanmadan ân'ın hatırına kırk yıl acıya katlanacak çapta bir yüreğin maviye kanat çalışını duyuyorum dizelerde.İyi ki varsın şair,gecenin bu deminde kadehimde şarap rengi kelebekler uşuşuyor şiirinle.
Bu şiir ile ilgili 32 tane yorum bulunmakta