Ne cennet, ne cehennem; mekân, araya düştü,
Pervaneyken nârına, meczup çıraya düştü(!) ..
Sekerek gidiyordu, kim tutabilirdi ki?
Köprüyü kullanmadı, derin dereye düştü(!) ..
Gözü yükseklerdeydi, ünlü ilericiydi,
Arkasından habersiz, tâ en geriye düştü(!) ..
Yüksek çıkardı sesi, bastırırdı herkesi,
Olur olmaz kişnerdi, uygun haraya düştü(!) ..
İlim, irfan taşardı, cühelaya şaşardı,
Deryalarda coşardı, şimdi karaya düştü(!) ..
Cıvıl cıvıl duygulu, gözleri nemliydi hep,
Güzeli seçemedi, kara kuruya düştü(!) ..
Herkese güvenmişti, düşmana dost demişti,
Yüreği çok yanmıştı, derin nâraya düştü(!) ..
Kuruyunca dalları, döküldü yaprakları,
Yele malzeme oldu, bilmem nereye düştü(?) ..
Bilinmeyen uzağın, Kafdağı mıydı adı?
Gidip gelen de yok ya, işte oraya düştü(!) ..
İfrit gitti peşinden, bulamadı izini,
Güçle olur sandılar, sıra paraya düştü(!) ..
Kalabalıkta iken tek başına yalnızdı,
Korkuyordu her şeyden, böyle saraya düştü(!) ..
Görüntüsü insandı, yere-göğe sığmazdı,
Küçülüp bir hal oldu, kulaç, ziraya düştü(!) ..
Kayıt Tarihi : 7.2.2010 17:05:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!