Düş'te Çrürmüş! Şiiri - La Reş

La Reş
3

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Düş'te Çrürmüş!

İçimi akıtmak istiyorum. Bir dost sesi, bir
dinleyen kulak olsun istiyorum yanı başımda. Sadece
içimi akıtmak, kurtulmak! Boşaltmak bedenimde senden
geriye kalanları.
Şimdi yanı başımda olsaydın! Sana
anlatsaydım seni. Bendeki kırgınlığı, küsmüşlüğü,
bezmişliği, için için tükenmişliği. Dinleseydin
yine dost bakışlarınla! Dinleseydin yüreğinden akıp
bana ulaşan gökyüzü maviliğinle, umut dolu
sesinle...
Ne garip değil mi? Yine senden bekliyorum!
Şu koskocaman dünyada, bilmem kaç milyar insan
içinde! Yine seni istiyorum; dostluğunla yanı
başımda.
Halbuki benim şu parçalanmışlığımın, için
için kendimi yiyişlerimin kaynağında yine sen
varsın. Yine senden kopmuşluğum değil mi yeryüzüne
küsmüşlüğüm! Hayal kuramayışlığım! Düşlerimi
çürütmüşlüğüm...
Sakın ha! Seni suçladığımı sanma. Yine o
mekanik mantığınla anlamaya çalışma beni; senden
kopuşu ben istedim her adımında yaşamın. Hiç
sımsıkı sarılmadım sana. Ne istediğini? Ne
yaşadığını bildiğim halde hiç uzatmadım elimi. Hep
ben oldum isteyen; hiç vermesini bilmedim
biliyorum tüm bunları. Ama diyorum ya yine
sensizliktir beni yitiren... kendime bile yabancı
kılan, sensizliktir içimi kanatan.
Yaşamı olduğu gibi kavrasam neden sonuç
ilişkisini kurabilsem, korumak! Sahiplenmek! Anlamak
istesem yaşadıklarımı, sorgulasam kendimi çözer dim
biliyorum tüm sorunları. Yada sorun olmaktan
çıkarabilirdim kendimi.

Anla be gözüm; biliyorsun işte.
Ben bütün bu saydıklarımı yapacak kadar ciddiye
almadım hiç yaşamı. Hiç içinde bir yerlerinde
olayım, sıradan bağlarla bağlanmak için; emek ve
çaba sarf edeyim demedim hiç. Öylesine ayakları hiç
yere basmadan bu yaşamın tamda orta yerinde
çevresindeki her şeyle bir çocuk gibi dalga geçen!
Öylesine yaşayan biri oldum hep. Beceremedim
yaşamayı, ölesiye istemeyi, sevmeyi, korumayı
beceremedim hiç.
En çok istediklerimi yaşamak için hiç emek
sarf etmedim. Hiç bırakmayasıya! Tutunmadım
istediklerime! Düşlerime.. olmazsa olmaz demedim
hiçbir şeye; Öylesine olursa olurdu! Olmazsa
boynumu büker giderdim... Gittim de her zaman.
Hayaller, düşler bitmezdi ki bende! Yeni bir şey
bulurdum düşlerdim! İsterdim yine ulaşılmaz
olanları... Ondandı ya hep hüzünle anlatırdın
beni. Hep en belirgin yönüm kaybedişin o
mahmurluğuydu üzerime çöreklenen.
Şimdi yine kaybedişteyim. Bu kez
sahiden kaybettim. Bu kez iliklerime değin hissettim
kaybedişi. Acıttı canımı; düşlemeyi bile
beceremiyorum artık. Yeni bir düş yok! Peşinden
koşup kendimi hüznün kucağına fırlatabileceğim bir
ulaşılmaz yok artık... Acıyor içim! Demiştin ya,
acıyor içim.
Benimkisi “boşluktan”, benimkisi düşleri
bile çürütmüşlükten acıyor. Benimkisi artık hiç
olmayacak olanın farkına varmaktan, yere ayağımın
tüm zerreleriyle basmış! Olmasından acıyor...
Bu gece burada olmanı ne çok isterdim. Bu gece
yanı başımda bana acıyasın... isterdim, beni sarıp
sarmalayasın isterdim öylesine, acımı acını benle
paylaşasın isterdim. Belki yine ağlamasını
becerebilirdim! Bu sulu gözlü halimle, bunca acıya
rağmen nasıl ağlayamadığımı göresin isterdim.
Seni yanı başımda bulmuşken! Canını yaksaydım!
Sivri dilimle bir yerlerine vurgular yapsaydım son
söylediklerinin! Senden ne çok nefret ettiğimi de
haykırsaydım yüzüne. Hiç söylemediklerimi
söyleseydim, hiç acıtmadığım kadar acıtsaydım
canını... ve sarılsaydım sana, sarılıp sımsıkı
ağlasaydım kendime-sana ve özlemle yeşerttiğim o
güzel düşlerin çürümüşlüğüne.
Bu gece ben ne istiyorsam öyle olsaydı! Ben
ne yaşıyorsam öylece dışa vursaydı yüreğim ve
beynim. Olduğu gibi çırılçıplak! ! !
Biliyor musun; iki haftayı aştı senden
bir haber almayalı! Haber vermeyeli sana.Her
gününde sana ulaşmamalarla geçen saatlerin
ağırlığını biliyor musun bilmem. Nasılda kaçıyorum
telefon kulube lerinden! Nasılda alıyorum her
kulübedeki ahizeyi elime! Çeviriyorum bildiğim-hep
unutmaya çalıştığım- o numaraları! Nasılda arıyorum
her rastladığım telefon kulu besinden seni. Sesini
duyuyorum, sesin oluyorum, sesim sesine ulaşıyor her
defasında... sonra bunların sadece bir
aldatmaca olduğunu fark ediyorum! Öylesine
kulübelerin önünde duruyormuşum meğer! Hiç sesin
olmamışım meğer! Hiç çevirmemişim o numaraları,
öylesine durmuş seyretmişim meğer! Telefonla
sevdiğine ulaşan onla “geyikten” bir sohbete dalmış
genç adamların! Sarhoşluğuna dalmışım meğer! Ben
farz etmişim onları, her birinde ben olmuşum
sevdiğine ulaşan.
Beynim de benle dalga geçiyor bak!
halbuki hiç benle baş edemezdi. Hep ben yüreğimle
alt ederdim beynimi. Akardım yüreğimin estiği
yöne! Kaybederdim gerçeği... gerçek bendim çünkü.
Ben; düşlemesini beceren! Yüreğiyle savrulan ben!
bugünlerde beynime ve yaşama yenik düşmüşüm.
Gerçekse! Bütün çirkinliğiyle olduğu yerde
duruyor; “İki haftadır hiç sesin olmamışım” “Beni
arama” demişim sana. “ olmuyor yürümüyor senle”
demişsin bana! “meğer seni sevmemişim! Sen değildin
sevdiğim “ “içimden çekip çıkardım bana ait
olmayanı” demelerinle çürüyorum şimdi...

Dedim ya! Düşlemesini bile
beceremiyorum artık. Seni düşlemek istedim halbuki
birkaç saniye önce. Bana gelişini! Gözlerimde
akışını! Saçlarımda gezinen elinin sıcaklığını
hissetmek istemiştim oysa...
Düşlerde çürürmüş! Gerçekle buluştuğu
yerde. Bu gecede düşsüz sabaha ulaşacağım. Bu gecede
yalnız başıma! ayaklarım, yaşamı iliklerime
değin ulaştıran yere! Sağlam basacak yine. İçimdeki
boşlukla geriye kalan ömrümün biran önce akıp
gitmesini her anında isteyerek yaşamaya devam
edeceğim.
Geçmişe takılı kalarak. Bu günü, anı
anlamlandırmaktan, yaşamaktan mahrum kalarak...
En kötüsü de ne biliyor musun? Seni hala
seviyorum.....

4.3.2001

La Reş
Kayıt Tarihi : 27.3.2002 19:48:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

La Reş