I.
Hangi yalnızlık bu? Aşıboyalı evleri,
Küf rengi kedisiyle geçmişe dönük, bungun.
Çürük bir iple avluya açılırdı kapı,
Ot bürümüş taşlıktı, yüz değmemiş çarşaftı,
Hüzünle mavi oyalı ve cılız ışığı
Kandilin, kap kacak, haylazlığı kurumamış
Sabunların. Hangi yalnızlık bu? Bir tas şerbet
Gibi, saz benizli kızların sunduğu akşam!
II.
Gece! O uzun mumlarla aydınlanırdı sofa,
Solgun yapraklar gibi uçuşurdu kadınlar
Odalarda, sedirde yorgun adamlar, tüten çorba,
Bölünen somun, çatal kaşık, ağlayan bir çoc
..........
..........
Kayıt Tarihi : 5.9.2002 02:55:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
neydi ki aradıkça eskiyen ve biz kimdik, kaç kişiydik açıkçası?
diclenin manidar suskunluğunda mı yitirmiştik dilimizi...?!
hiç..
Zman aşımında,
Savrulmuş yazların
kurtlanmış kirazların
Yağmurun fazla yağmasıyla baharda.
Bir yok olan kargaları
umutsuzluğun bu zırvaları
Dizilmiş kovalar, bir yangını söndürmek için,
kırılmış küpler, içi boşaltılmış...
Tortulun altında kaldı elim,
Senin olsun kalan yüreğim...
Hoşaf: Kimisi anlamaz...!
TÜM YORUMLAR (15)