Zaman Erguvan, Lale, Gül, Sümbüldü
Güneş sevgi, yağmur umuttu
Saçının akı güven, gözünün ışığı mutluluktu
Yarimin düşüne girdin İstanbul
Beni yalnızlık yokuşuna ittin İstanbul
Denizine taş atan, kıyısında çay içen
Efkârlanıp ağlayan, sevinip türkü söyleyen
Selvi boylun, kalem kaşlın yok muydu
Yarimin düşüne girdin İstanbul
Beni yalnızlık yokuşuna ittin İstanbul
Sarıyerden, Samatyadan, Beykozdan, Beyoğlundan,
Seslensen akardı insan Kadıköyden, Haydarpaşadan
Üç-beş safını dolduramadın Eyüp Sultan’nın
Yarimin düşüne girdin İstanbul
Beni yalnızlık yokuşuna ittin İstanbul
Hangi pınardan aldırdın suyunu
Hangi toprakta yetiştirdin Ortaköy’ün çayını
Baldan da mı tatlı şekeri
Yarimin düşüne girdin İstanbul
Beni yalnızlık yokuşuna ittin İstanbul
Taş üstüne taş koymuşlar saray olmuş adı
Dolmabahçe, Çırağan, Topkapı
Hani çocuk sesleri, aynasında saç tarayan güzelleri
Yarimin düşüne girdin İstanbul
Beni yalnızlık yokuşuna ittin İstanbul
Umurumda mı taşın toprağın altınmış
Mutluluğu parayla kim satın almış
Denizinden balık, göğünden kuşlar kaçmış
Yarimin düşüne girdin İstanbul
Beni yalnızlık yokuşuna ittin İstanbul
Geceleri adamdan devler köşe başı bekler
Viranelerinde öksüz çocuklar merhamet ister
Boyalarla süsleyince kötüler meleğe benzer
Yarimin düşüne girdin İstanbul
Beni yalnızlık yokuşuna ittin İstanbul
Sandım ki bunca yıl sevdim sevildim
Sırtımı dayadığımı koca bir dağ bildim
Seni güzel sanırdım gönül çalanmışsın meğer
Yarimin düşüne girdin İstanbul
Beni yalnızlık yokuşuna ittin İstanbul
Seni düşündüm de uykularımı kaçırdım
Gelmiş geçmiş bunca insana şaşırdım
Sultana taht, sevgiliye vuslat olmaz sende
Yarimin düşüne girdin İstanbul
Beni yalnızlık yokuşuna ittin İstanbul
Kayıt Tarihi : 23.4.2006 14:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)