zaman aç karnına kemirirken tırnağını
tedirginliğin avlusuna
demirden düş kesikleri sürdüm
ve kasık aramda yağmurun
renkli dişleri
aç gözünü gökkubbeye bak
tanrı ne kadar büyük
daha şimdi gölgesini elimle sildim
işaret parmağımda
dünya sancısı
hatırla... sen suya düşmüş bir gölge idin eskiden
ben çam dalına batan bir iğne
ve orda kırmızı bir gül
ürperten sıyrıklarla
gevşeyerek dökülmüştü gövdemden
sonra o iki dağın arasında incelen gökyüzü
benim yüzümdeki yanıkları sevmiyordu
rüzgar alıp götürüyordu
içinde tekeri olmayan
o derinliği
öp beni...dudaklarımda taştan bir kubbe ile açtığım bütün dualarda
yeşil bir kırlangıç
çözüldu şimdi
derimdeki kıymığı temizlenmek için
çok yağmur suyu içtim
bu nedenle ki çözümsüz denklemler
soru işaretlerine eşit değil
aç beni...içimde peygamber sabrı teleşlar söndürdüm
baştan aşağıya
yaralı bir cümleyim şimdi...
Ozge Ozgen 3
Kayıt Tarihi : 5.11.2023 22:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!