Z-dörtlükler 5"sonsuzluk telaşı" 2018

Ömer Ekinci Micingirt
1865

ŞİİR


51

TAKİPÇİ

Z-dörtlükler 5"sonsuzluk telaşı" 2018

Belki

Ak saçların dayanır mı bu derde
Söyle ana gülecek mi gül yüzün
Suskunluğun çığlığını gösterde
Belki gelir beklenenler bu güzün

Ne Gam

Şehitlerim haykırıyor âh ne gâm
Kelimeler boğazımda azamam
İman küfür haç ve hilâl dün bugün
Hak ve batıl tecelli bu kızamam
Kahrım büyük âşk şiiri yazamam

Kökleşecek

Aileden başlayarak
Hakkaniyet zerket tek tek
Dürüstlüğü işleyerek
Kardeşlikler kökleşecek

Sabır

Küle dönemeden dolanıverdim
Yönsüz cilvelerle bulanıverdim
Süfli ejderhalar pusuda bekler
Sabrın masatında bileniverdim

Efendim

Vuslatım sen hasret sen tutunacak dalım sen
İklimlerin mânası ağız tadım balım sen
Sözlere sığdıramam sen eşsiz saadetim
Hâvf recâ sonsuzluğum umut istikbâlim sen

Bilal’in

Mehtâbı izlemek hüzne yeter de
Geceme dökülür rengi hilâlin
Beni ben diyenler düşürdü derde
Siyahı olsaydım köle Bilal’in

Sayılar

İnsanlıkta ortak bağdır duyular
Nezâketten pek anlamaz ayılar
Her buhranın müsebbibi bunlardır
Burjuvayı büyüten şey sayılar

Regaip

Lütfuyla yaklaştı yaklaşan gece
Ey âşk neredesin ruhum taşıyor
Yolculuğum sana sen var sadece
Recep Regaib’le bayramlaşıyor

Kaçış

Ruhu iğdiş eden fikirler seçmek
Yüreği unutup yürekten geçmek
Şudur sözün özü kul haddin bilip
Kendinden ziyâde kendine kaçmak

Semâver

Uygarlığa inat ruha dem veren
Gökyüzüne selâm tütsü peşine
Ateşlere körük cana can veren
Semâver gibisin dağa aşina

Sessizce

Vâktin yanağından öpüyorken tam
Akşam namazına hizâyım dedim
Utangaç yakarış körpe niyâzla
Sessizce bir dörtlük yazayım dedim

Çağrı

Çiselenmez kelam dertlenmek gerek
Afâki temenni atmaya yürek
Benimki galiba boşuna kürek
Ezel ve ebed eğri ve doğru
Hâl ile hûş olur ahlâka çağrı

Temel

İnsan günahkâra silgi olmalı
Zikir şükür sabır ilgi olmalı
Sağlam temel ancak fen ile olur
Dinsiz fen hakkında bilgi olmalı

Biz

Yakut kemerlerin altından sular
Atlılar bekliyor elinde yular
Şehitle yoğurup kaybettiğimiz
Çine set yaptıran ordular biziz

Affeder

Firavunlaşmasın kalbin niyeti
Tevbe et duâ et âcziyeti ser
Tahrikle besleme enâniyeti
“Allah günâhları bütün affeder”
Şakırtılar

Şükre dayanıyorum sözlüyorum sözleri
Gökyüzünü öpüyor kalbimin gündüzleri
Sevmem şakırtıları sustan alırım hıncı
Mevsimsiz yaşıyorum, ilkbaharı güzleri

Allah'ım

Şuur dağlarının atları doru
Yolun fetihleri berrak dupduru
Neden dağınıklık kahreden soru
Allah'ım ümmeti toparla koru

Mirâç

Gelin secdeye varalım
Yakaralım yakaralım
Alındaki hür sâdayla
Haykıralım haykıralım

Çukur

Yâr bilmeyen adamlara yaslanma
Dudaktaki sevgileri tufandır
Yüksek sesli alçaklıklar çok amma
Çukurları görebilmek irfândır

Tuzak

Sünnet sıhhat ve mutlak
Sebze yeşil un tuz ak
İfrit cine ne gerek
Şeker tuzak un tuzak

Koş

Yüreğini değiştirme
Sadık kalıp yârine koş
Kirpiğine haram sürme
Yârin ile yarına koş

İtiraz

“Zağarlık yapamam” âh Âkif dedem
Yularlı ayılar s/övgüye nefer
Arz-ı hâlim açık, yalın ifâdem
Ahlak secdede mi günde beş sefer

Samimiyet

Dalkavuklar it gibidir
Kimi havlar kimi hırlar
Samimiyet süt gibidir
Su katanlar bedbahttırlar

Şükür

Mübârek günlerde sayısız fikir
İftarın kalbinde bismillah zikir
Naat-ı şerifler kevser tadı var
Ab-ı hayat yergök sağanak şükür

Vicdan

Ferâset tefekkürdür
Ruh varsa vicdan sızlar
Şuursuz, sağır kördür
Ruhsuzdur vicdansızlar

İftar

Öyle anlar var ki yardan öte yâr
Yaşayan bâhtiyar ölen bâhtiyar
Dirilten esinti eser kucaklar
Biz onun adına diyoruz iftar

Tezat

Eşref-i mahlûkat oruç gün boyu
Ezân sesi boyar âşka uykuyu
Şeytanlar zinciri diri vakitler
Sokakta sevişir küpeli itler

Sahurda

Mâziye uzanıp zâten diyordum
Kifayetsiz lâfız, söz ara gülüm
Sahurda süslenip yatan diyordum
Secdeler vatan der O yâra gülüm
Ezân bayrak vatan,vatan diyordum

Mabed

İftardan bihaber mabed yaptıran
İnektir Tibet'i Tibet yaptıran
Yaptıranı unut,yapan resmi çiz
Çizdiğinde dön bak inek hanginiz

Ahlak

Oku et tefrika yüzsüzleşen lâl
Kur’an ne hikâye hâşa ne masal
Zannetme ibadet garanti cennet
İmanın gayesi ahlak velhâsıl

Çağrı

Sonsuzluk tasası, bendeki ağrı
Sükûna açılmış seherin bağrı
Renk soy ayırmadan sarar herkesi
Bilal'in nefesi bu büyük çağrı

Onlar

Hikmete muhâlif dile yabancı
Hangi felsefenin öncüleridir
Aşkı istilası Latin inancı
Haçlı kadavranın göncüleridir

Kalmadı

Yapmacıkta olsa ağlayanlara
Artık rastlanmıyor ne oldu bize
Bulutlar yağmıyor iklim kapkara
Hüzünlenin ruhsuz ölümlerinize

Kalemim

Onurlu yolculuk kaygısız varlık
Tevhid barzununda hasatı süzün
Beklenen mahşeri etmem pazarlık
Kalemim hâk yazar gece gündüzün

Öpüşler

Eşref-i mahlûkat rengârenk deri
Hak-batıl öpüşler izzet ve zillet
Yürüyen cesetler milyar serseri
Şehir köy sokak fert yığın millet

Rastgele

Nikâhlar manastır düğünler ersiz
Damattan ziyâde paralı kâhya
Nineler yaşmaksız derviş tebersiz
Hayâ ar rastgele olduk pek ihya

Diyor

Medeni yâ felsefe var
Işığı bol sözün adı
Tasvirliyor havariler
"Ölüm sana yakışmadı".

Sandalye

Ezberimde bir tek sen var sen dede
Buğusu yok bereketin kimsede
Ar sokakta âşk uçurum izân lâl
Camiler mi secdeler sandalyede

Dehşet

Arsıza suskunluk üzgünlüğümüz
Sırâtel müstakîm düzgünlüğümüz
Düzgünlüğümüz yok bozuksa şâyet
Cezâ günü dehşet buyurdu âyet

Hoşsâda

Oysa gül yaprağı dört mevsim gelen
Günü hırs boğuyor şehri gökdelen
Bekleyiş kıyamda ıssız avluda
Sâhi ne ola ki geride kalan

Kalem

Fıtrât yolun düsturu, beş vakittir pusula
Yaza yaza yoruldum, köle midir kul kula
Aklım kaldı kışlakta kurt kuzu ve sürüler
Kalemimi satarsam, hayat bana boş olâ.

Leşçiller

Kalemim kök söker tıpkı bir pulluk
Haşarat ürkütüp çok şeye değdim
Leşçiller benimle yakın olmazdı
Taptuk Emre gibi tapabilseydim

Diyor

Göz ağartır kadavradan bir yüzsüz
Deme diyor namussuza namussuz
Dilsiz şeytan haksızlığa kim susar
Hâk vurunca fenâlıklar kan kusar

Bosna

Hür fikrin derebeyi gücü mâzi ve ati
Âşkıyla hafızamda bin yılın hakikati
Kirletilmez fıtrâtım kurumayan yaşımdır
Fatiha’ya mühürlü dava arkadaşımdır

Malazgirt

Sefer çanlarını çaldırdı peder
Anadolu İslâm demişti kader
Diyojen çarmıhta Bizans derbeder
Barbarlara had bildiren bu aslan
Malazgirt fatihi Sultan Alparslan

Allah'ım

Sana sevdalanır gerçek âşıklar
Sana mevlâna şems dönen beşikler
Sana secdelenir yer gök ışıklar
Seninle yandırıp al kulluğuna

Etten Yorgun

Diyorum hepimiz hep aynı hayat
Kimimiz sanatı titreten sanat
Berrak bir cümle var “amentü billâh”
Etten yorgunlara gel de izâh et

Sükût

Sükûnet,ezân okunuyor
Müezzin secde secde diyor
Risâlet tevhid dokunuyor
Geliniz vecde vecde diyor

Sokaklarda

Kine banmış misyonerler
Köşe bucak sokaklarda
Küfre kanmış misyon erler
Kucak kucak sokaklarda

Hicri

Kin öpüyor dilimiz
Tersiz bulut hâlimiz
Diriliş, milât olâ
Hicri yeni yılımız

İmanometre

Mucit icat etti manometreyi
Tefekkürle çalışmakla şuurla
Biz ise bulduk İmanometreyi
Cihadımız işte budur gâvurla

Diyor

Kaşın çatma gül erim
Sen gülünce gülerim
Güldür beni her daim
Diken erim gül erim

Tek Perde

Hayat yolculuktur kıyam gayedir
İrşâd güzel ahlâk vefa hayâdır
Takva mükemmellik hakiki yaşam
Tek perdelik oyun ve hikâyedir

Gibi

Gecem seninle dolu, yaralarım çiy gibi
Rüzgâr hasret ıssızlık dilsiz çalan ney gibi
Suskun ağlayabilsem namussuzlar duymasa
Hâk deyip cezbelensem sırra varan hâyy gibi

Müzevir

Yağmur rüzgâr mevsimler hicran oldu kan oldu
Kilimdeki nakışlar akılda kalan oldu
Secde saf ve kardeşlik, tevhid din yalan oldu
Koridorlar müzevir, kurt oynaşır kuzuyla
Yürekler kanatırız kelâmın kuduzuyla

Rüya

Rahmete sığınıp büzülüp yattım
Şöhrete fır dönen cüceler sattım
Her yer lambaları söndüren giller
Perdeleri açıp gözü kapattım

Beraber

İkrârı bilmeyen her can derbeder
Söylenecek söz çok diyemem geber
Huzur-u mâhşeri ne ettin beyim
"Kişi sevdiğiyle olur beraber"

Riyâ

Salih amel gerek imandan sonra
Az, âhir zamanda çok hükmündedir
Rızâ-yı İlahî değilse amel
Bütün çoklukların yok hükmündedir

Hayalkırıklığı

Duygulara mübaşir şiirlere satırım
Sabır ve gözyaşları sonsuzluğa yatırım
Öfkeyle karışıktır hayalkırıklıklarım
Tevekkülle buseler, duâyla ıslatırım

Ne Zaman

Huşu şov belegat ve dava büyük
Şımarıklıklarda benzersiz teksin
Derin ihanetler sırtındaki yük
Ne zaman ipine sarılacaksın

Gelibolu

Düşündükçe olanları
Sancı vurur deli-dolu
Selam durur bağırırım
Çanakkale Gelibolu

Köpekler

Mücevhere pek konmazlar sinekler
Hint kumaşı sayılır mı inekler
Sokaklara salıverip tapsa da
Tanrısını yiyecektir köpekler

Mizan

Katiyen silinmez vicdanın izi
Şakağı zonklatır mahşere kadar
Tabutla başlatır ifadenizi
Mizanda toplanan beşere kadar

Habur

Bayrağı sevdalı kapıdır Habur
Yıldız hilâl güneş ötede tabur
Sen al teberrüksün şehidimde kan
Dalgalan dalgalan sen hep dalgalan

Kimse

Sömürgeci mahlûkatın belası
Siyonist garb kan gözyaşı demektir
Anadolu kimsesizin sılası
Mazlumların ekmek aşı demektir

Sağır

İstemen ben fakat lâkin amalı
Sokağım ben yırtık sırtı yamalı
Câmi önü kovalıyor hamalı
Vicdan sağır dilsiz sürü istemem

Fitne

Fıtratı hatırla azgınlık etme
Girdap tufanıdır yakına gitme
Zulüm helâk ifsat gaflet ateştir
Dile dolanırsa lânettir fitne

Şuur

Şuur bozuk iştiyaklar kıyl u kal
Edip sağır vâiz dilsiz vicdan lâl
İfade var kahkahadır şeytana
Hak ve batıl izzet zillet bu ne hâl

Müstekbir

Süslü telaffuzlar ben der biz’liğim
"Ben"e benzeyenler talihsizliğim
Ateştir kin ene bilirsen şâyet
Müstekbirlere İblis der âyet

Fırtına

Hay-huylar sürükler azgın fırtına
Sokak kalabalık sıkışık damlar
Köçekler giydirir şehrin sırtına
Gülümseyemeyen nobran adamlar

Boş

Ruh feragat kalplerimiz taş gibi
İklim zifir güngörmemiş kış gibi
Trajedi ıstıraplar sermaye
Söz intihar ne söylesem boş gibi
Ruh feragat kalplerimiz taş gibi

Benzer

İlmihâl manken nete
Va’zı sattı şehvete
Güzel fetva soruyor
İmam benzer Eset’e

Sen Gel

Gün doğar tepeye günü kovalar
Benimse aklımda ağuzlu hıngel
Karlı bahar bekler bizim ovalar
Ovaya kar yağsın bana da sen gel

Firak

Beni arıyorum ben'den azâde
Yüreğe koşarım şöhretten ırak
Bezgin yorgun buruk kızgınım ya da
Göğsümde uğultu gözümde firak

Şıkırtı

Müşküllere payanda yalanın parıltısı
Şuur arayışları serserice tahrifat
Konforun köleleri ömür nice kaç saat
Kurtuluşun sesi mi paranın şıkırtısı

Yokuştum

Billah sömürü yok kalbimle koştum
Hakikat namına koştukça hoştum
Birimiz hepimizin hepimiz biriz
Kimine gözyaşı kime yokuştum

Var

Elli küsur yıldır kasımlarım var
Secdeyle aldatan hasımlarım var
Desem alçakları anlat kim bilir
Mahşeri bekleyen resimlerim var
Şeytan kispetinde hısımlarım var

Fıtrat

Gözüme fer gerek damağıma tat
Azıcık tebessüm bir lokma rahat
İrşat yollarına ölüm güzeldir
Güzel ölümlere kucakmış fıtrat

Keşke

Keşke kurtuluştur tevbe gümândır
Allah’ın affını şeksiz umandır
Gerçek şu ki zaman ahir zamandır
Uyarılar dehşet azap yamandır

Gittiler

Bugün de dün gibi boş vere saldık
Dünya ve ötesi hafife aldık
İki ayrı âlem gören yiğitler
Gülüp ve gittiler biz kalakaldık

Yok

O tevvaptır affeder
Azap şedit rahmet çok
El açmazsan mahveder
Ondan başka kapı yok

Kardeşiz

Dava secde kıble bir riyakârlıklar neden
Fâcirce gülümseyen edep ar gerek sana
Biz kardeşiz hem madem nedir seni celbeden
Vazife-i fıtrat var istiğfar gerek sana

Yüzleşme Gerek

Ölümü hatırla yararlı olur
Kalbî fark edenler kararlı olur
Gözleri kapayıp yüzleşmek gerek
Putu çoğaltanlar zararlı olur

Zâil

İhlâs hac yoluna para gibidir
Sükûnet kuşanmış yara gibidir
Riyakâr secdeler müsrif zâil hem
Yüz vardır karadan kara gibidir

Aksama

Mâna imge çıkarmışım ben dama
Dam topraktan izân sağır us âmâ
Bulut ağaç yıldız dalga söz derya
Düşünürken damdan düşüp aksama

Yandır

Hesaba handır
Cehennem tandır
İns şeytanları
Allah’ım yandır

Gem

Lâf kalabalığı israftır deme
Gevezede gerek faydasız söze
Beygirler arsızdır aldırmaz geme
Yuları sağlam tut gelme göz göze

Tevekkül

Rahmet duâya meme
Alan kim veren nedir
Kula mihnet eyleme
Allah’ın elindedir

Madem

Yer yer hicivlerimden
Hunharca atıyorum
Yer gök namussuz madem
Göğe fırlatıyorum

Maske

Celallenip kelp derken
Mikyas nedir tartta git
Helalliğe giderken
Maskeyi fırlatta git

Tekebbür

Mesuliyet Bir’edir tefrikadır türleri
Abdestle temizlenmez münafıklık kirleri
Tevbeye koşmak gerek hiç şüphesiz tek çare
Mağrurlukla bezeli asrın tekebbürleri

Çokluklar

Tuttu beni kavradı dalga boyu her nokta
Yoklukların sesleri yokluk varda var yokta
Şenlik acı iç içe hece hece levhalar
Yürüyoruz o ve ben kamyon kamyon çoklukta

Vatan

Yamaçlara şehit dağlarına kar
Yaşayanın mesrur yatan bahtiyar
Anamın duası türküsü vatan
Seni anlatamaz seni anlatan

Tevekkül

Ne gelirse baş tacı
Tövbe haşa tevekkül
Fikrimin muhtevası
Sen çok yaşa tevekkül

Nihayet

Teneşirden hazzetmem
Ömrü bölecek bir gün
Allah bilir v'az etmem
Ölüm ölecek bir gün

Maalesef

Mukaddesat adına
Birkaç yobaza kandık
Kendimize mustarip
Kökümüze düşmandık

Sünnet

Nefs azgın bir ejderha
Takva şeref şandır şan
Marifet Hakkı bilmek
Sünnet erkandır erkan

Olmaz

Küstah lakırdılar muhabbet sanma
Hakikat bu değil bu emperyal büst
Coşkulu ifşaya kanıp aldanma
Yalan simalarda dil olmaz dürüst

Kin

Pers sonrası zerdüştlük
Şiâsında kin vardır
Kin kusan korkaklarda
Hep gözyaşı kan vardır

Yeter mi

Yal yeter mi yalakaya
Yığın yığın tırlarla
Gerek var mı alakaya
Uğraşmayın hırlarla

Kalp

Ders istersen karınca
Kalbin namaz kılacak
Kalp secdeye varınca
İsrail yıkılacak

Hüküm

Hükümranlık taslayıp gez
Sen odunsun gayya tandır
“Haddi aşanları sevmez”
“Hüküm, ancak Allah'ındır"

Ticaret

Besmeleyi öze söylet be meret
İman ile takas olmaz ticaret
Seninkisi dini satmak düpedüz
Hayvan desem olamazsın sen öküz

Üslup

Kinden ve öfkeden beslenmez şâir
Vicdanın sesidir ondaki öğüt
Abeslere hasım alkışa hayır
Üslup derinlikli bambaşka boyut

Kabzetmiş

Benlik tartıları irfânı tartmaz
Yalanları almaz artık valizim
Kalp ehli olanlar hakkı karartmaz
Seni de kabzetmiş emperyalizm

Feregat

Alnı seccade de günde beş öğün
Erkan nedir bilmez ardan feragat
Çüş be eşek dersem tersi eşeğin
Desturdan dem vurur ağzı cerahat

Hakikat

Günler infâk olsa geceler zikir
Yine de cehennem eyleyen kindir
Silinmez tevbesiz nefretteki kir
Gerçeği yazmayan kalem çirkindir

Sıdk

Sıdk nerede sefa sizler
Mesut mutlu vefasızlar
Sadaktan dem vuruyor
Sadakatsiz şom ağızlar

Riyâ

Ruhu emperyalist bakmaz mihnete
Birkaç âyet hâdis dizer şu nete
Gafletten nefisten yoldan dem vurur
Secdeli burjuva gitti cennete

Şezlong

Hâlinde meymenet yüzünde hâya
Göremiyorum tahammülüm yok
Çok şeyi çürüttü sendeki maya
Bana gayret gerek sana da şezlong

Nereye

Siyonist süngüler hayır yüzlü şer
Para tanrıları döşeğe işer
Ferâset paydos der vicdan firarda
Eşref-i mahlûkat nereye koşar

Cennet Kokar

Nefsin terbiyesi nimetin şükrü
Olabilsem veren elin yamağı
Manevi hasılat kusursuz türkü
Cennet kokar oruçlunun damağı

Akıbet

Tufan sıçratıyor bozulan denge
Siyon renkler sizi kastediyorum
İltifatlarım var beklenen cenge
Sonunuz dehşetli korkunç diyorum

Talihsizlik

Şuur dağa çıkmış vicdanlar lime
Çırpınır hakikat vurur dilime
Zenginlikleriyle zilleti yalar
Şatafata köle kul ulemalar

Satıh

Sokak hakikati madden sâmimi
Mâbede riyakâr zümre yağmakta
Şâiri yazarı baytar hekimi
Koyun çiftliğinde domuz sağmakta

Ne Kadar

Müslüman ne kadar emperyalizme
Ne kadar daha sağılıverecek
Sağı solu bırak takılma izme
Düşün ve aklet dağılıverecek

Oruçbozar

Hurmayı koy sofra hazır
Oligarşi vızır vızır
Mucit henüz icat etti
Otomatik oruçbozar

Sûizan

Sûizan mührünü alıp eline
Kardeş eti çiğnetiver diline
Davan ülkün kavgan bu ise şayet
Karun gibi ölmeyesin duâ et

Şuur

İnancınız doğruluksa tutunuz
Doğru yoksa çoğalmıştır putunuz
Put çok ise karışmıştır köle hür
Din şuurdur nere gitti tasavvur

Rivâyet

Bizim mahallede hürriyetler et
Emperyal usulü oruca niyet
Tanzimat’tan beri çok şey değişti
Lisân kapitalist imân rivâyet

Şimdilik

Burjuvalı turalarda
İman garip vicdan delik
Medeniyet nerelerde
Görünmüyor yok şimdilik

Afedersiniz

Önyargılar başköşede durursa
Şeytaniler çığlık atar bayılır
Mahremsizler zirvelere varırsa
Alkış tutan kahpelerden sayılır

Vatan

Aşk ile koşarlar elleri kına
Envâi şuurla şehit tahtına
Seninle uyanır seninle yatan
Seni anlatamaz seni anlatan

Davaya taş temel oldu fâizler
Arpalık peşine koştu vâizler
Hükümranlık bizde iftihar edin
Muhteşem Süleyman bizim ikizler

Kudüs

Ayrılamaz hulus dinden
Gazze Kudüs Filistin’den
İlk kıble hem öksüz kezâ
İmandandır muhâfaza

Merhamet

Kalemin hasiyeti ölçü yaza, ölçü hak
Edibin izzetidir emperyala kin tutmak
Efendimiz buyurmuş salıverme insâfı
Tağutlara münhâsır merhameti unutmak

Fâiz

Hutbe emânettir haykır be vâiz
Sükût hakikatte olur mu câiz
Ruhu kanatlandır ol Bilâl gibi
Celâllen yol göster haram de fâiz

Yazılmayalım

Lâfız haysiyettir ezilmeyelim
Birlik hakikattir çözülmeyelim
Gerçeği haykırıp tevhid ruhuyla
Dehşet kavimlere yazılmayalım

Bedbaht

İnsan müsveddesi yalanda iri
Aras kaynatılsa silinmez kiri
Şahsiyet yerlerde zihinden bedbaht
Değneğe ürüyor boz itin biri

Nefs

Tahammülü kardım kutsi yarayla
Şükür fikir sabır öptüm sırayla
Ölüm ve ötesi dudak dudağa
Ben hulus peşinde sen hep parayla

‪Zor ‬

‪Sokak megaloman mimarlığı tam‬
‪Ümitleri yorgun beklenti büyük ‬
‪Hikmet bilmezlere nasıl anlatsam‬
‪Çetin mesuliyet ensemdeki yük‬

Gerek

Adamsızlıklarımda bayram kime güzelsin
Güzelsin İsmail’e İbrahim’e Yusuf’a
Süslensen mi bilmem ki bayram süsü ne bilsin
Bayrama insan gerek vicdan gerek ârife

Keşke

Kalp fâtihi törenlere
Ehlî beyti soranlara
Varın gidin erenlere
Keşke deyin tevbe deyin

Sömürge

Heceler ağlamaz yazsa da kalem
Duygudan sıyrılmış şu cümle âlem
İnsan yığınları ruhsuz sömürge
Ölüler ne bilsin sıkıntı elem

Kalem

İrfânsız kaleme kelâm hır olur
Bâzen mekân ağıl ot ahır olur
Eşekliği kalır inattan başka
Âriflerde kahır hep kahır olur

Sabır

Tılsım gibi bir şey servettir sabır
Sabrı yol eyledim gebersin kibir
Ey riyâkar kaypak zembille inen
Nefesi ensende bekliyor kabir

Hendese

Binası yıkılmış kapı gibiyim
Yanık tarlaların sapı gibiyim
Hikmetten suâl mi yok tevbe hâşa
Bâzen bir hamalın ipi gibiyim

Unutma

Rüya düşer nabızların dürülür
Bangır bangır çığlıkların sorulur
Bitpazarı övündüğün ne varsa
Mezarlıkta cehennemin görülür

Ömer Ekinci Micingirt
Kayıt Tarihi : 3.4.2017 09:56:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ömer Ekinci Micingirt