/unutulan bir aşk zaten yaşanmamıştır/
Hayatla dalga geçen bir balerinin
saçlarına tutunup özümsedim hayatı
kuşların sağanaklarını severken
günün tılsımlı ezberi geçerdi köprülerden
her su uğultusundan bir hikâye
her hikâyeden bir yaşam tortusu çıkar derdi annem
dörde beşe bölünmüş söylencelerle
matematiğin yarattığı saflığa dokunarak
aşkın ve ayrılığın denklemine tutunurdu insan
oysa ben hiç çözemedim denklemleri
yetmedi belleğim aşkın karmaşasına
saatler freni patlamışçasına küfürlüydü
ve ağzımda imlâsız bir boşluktu zaman
asfaltların izini silerken fütursuz kaldırımlar
yalnızca kaldırılamayan bir kuraldı aşk
kuralsızca çiğnenen öylesine eski
ve bize eksik anlatılan
nereye dönsem aklımda o yönsüz gürültü
sanırım şehir bizi arkadan vuracak
akşam sirenleri, gri duman, insan seli
arasında bir ‘of’ kadar boşluk
doldurulamayan şeylerin yarasında
pişmanlığın dudak izi
keşmekeş tadıyorum seni bugün gönlüm ağır
dilim yeni çıktı kavgalardan bağışla
ruh oyununda iki sihirli taş isek seninle
ya da çizgileri silik birer yazgı işiysek
kırık bir zebercet fısıltısıdır kulağımıza
göğün otağından düşen
muştusu bir ölüm kadar solgun
ve gece gibi sessiz
sorarsın belki de bir boşluğun odağında
neden bu denli sevdiğimi yalnızlığı
insan en yakınlarını sever sevgilim
sakın unutma bunu
labirentlerin çıkmazında cevap arayarak
beynimdeki gelgitlerle yorgun
bir histeri mahkûmu olduğumu sanarak
katık etmişim hayatı
bunca kadının kalabalığında
mantığın devinimini sorgulayarak
ama hayat
bir düşün gerçeğe dönüşümünün adı
beklenmedik bir zamanda
ve mekân lüksü olmaksızın
biliyorum ve sen de bilirsin bunu
ben bir balerinin saçlarında tutundum hayata
onları hiç kesme olur mu?
Kayıt Tarihi : 3.4.2011 00:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)