Düşümde bir elin karanlığın içinden bana doğru uzandığını gördüm,tanıdık bir eldi bu,dokunsam tüm acılarımdan kurtulacağımı sandım,ona doğru gittikçe karanlık artıyor el uzaklaşıyordu,yaktım şehrin tüm ışıklarını,güneşe odun atıp dahada harlandırdım, aya ve yıldızlara cila çekip parlatmama rağmen, karanlık aymıyordu,derken ermenice bir ninni duydum,muhteşem bir sesten,yüzüme ılık bir rüzgar dokundu,sonra sardı bütün bedenimi,ve karanlık aydınlandı,koştum o ele dokundum,el kupkuru bir çöle dönüştü,ben gezmekteyim o çölde,vahalar seraplar görmekteyim,açlıktan susuzluktan ve yorgunluktan tam öleceğim derken,o muhteşem sesi duyuyorum,bazen Türkçe bazen Kürtçe bazen Ermenice şarkılar...direncim artıyor yeniden hayata bağlanıyorum,fakat ben ebediyen artık bu döngüde bu çöldeyim....
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta