Düşme!
Gözlerimden sakın düşme!
Avuçlarımdan kayan yıldız olsaydın tutardım,
Tutardım da, bir seni tutamadım kendimde…
Seni misafir etmek iyi, hoş, güzeldi de,
Ağız tadıyla bir kahve bile içemedik nedense,
Ne vakit geldin, ne de çabuk gittin,
Sahi, sen yoksa düş müydün?
Düştün,
Ansızın düştün ellerimden,
Son kalan damlaları,
Zemzem niyetine içtim de,
Sarhoş, günahkâr oldum,
Vay halim duman,
Şu başıma gelene bak…
Düştük,
İkimiz de düştük yardan,
Sen öldün, ben hâlâ aynı kefenle dolaşıyorum,
Bu kalabalık şehir ardımdan bakarken,
Ben bir tek seni arıyorum.
Yoksun!
Yoksulluğum artıyor,
Eksiliyorum,
Günden güne eriyen ben,
Dona vuran dallarımda,
Seni yaşatmak için uğraşıyorum…
Ölülere ağıtlar yakılır,
Önce kendimi yakayım diyorum,
Ne korkak bir adamım ki,
Peşin sıra gelemiyorum…
Karşıki evde düğün var,
Davul zurna coşmuş,
Ağızlar kulaklarda,
Damat almış taze gelini yanına,
Eller kınalı, çiftetelli oynuyorlar,
O gelini tabut içinde düşündüm de,
Ölüm ona da yakışmadı,
İyi ki kalbim var,
Seni yaşatan…
Vecdi Murat SOYDAN
(Yaşanmamış Aşkların Şairi)
28/05/2017, Isparta
Vecdi Murat Soydan
Kayıt Tarihi : 28.5.2017 01:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şiir, öyle ayrı bir dildir ki başka hiçbir dile çevrilemez, hatta yazılmış göründüğü dile bile. Jean Cocteau
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!