Bir gün çalınırsa kapın zamansız
Rüzgar adımı fısıldarsa kulağına
Arala yüreğini hiç düşünmeden
Bil ki rüzgarlarla esmişimdir sana ben
Bir gün coşarsa gözlerin zamansız
Salıver gitsin biriktirdiğin sağnaklarını
Bil ki o sağnaklarda saklıyımdır ben
Avuçlarına düşmek için yeniden..
Bir gün uzanmak isterse yüreğin anılara
Gözlerin geçmişin sayfalarında bir iz ararsa benden
Ya da, soluklanmak istersen sevdanın kuytularında
Hiç korkma bırak yüreğinin dizginlerini usulca
Bil ki seni bekliyor olacağım ben
Dünyanın son günü de olsa,
O mahşer kalabalığında….
Gülşen ÖNCEL BOSTANCI 22/09/2010
Kayıt Tarihi : 5.10.2010 17:55:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Elif Eylül 2](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/10/05/dus-624.jpg)
İyi ki -DÜŞ- müş !
Gecenin ahiri,
Şehir sessiz ve sakin,
Görevliler çöp topluyor,
Bir yanık kokusu var ortada,
Nereden geliyor bilinmiyor.
Sağa, sola bir koşturmaca,
Şuradan mı, buradan mı?
Bak bak dumanlar yükseliyor,
Ben koşup apartmanı uyandırayım,
Sende 110’ nu ara haber ver.
Alo, Alo, Alo 110, itfaiye…
Bende basıyorum tüm zillere
Bu ne biçim uyku kardeşim böyle,
Koca apartmanda çıt yok!
O halde vuruyorum, tak tak kapılara
Yukarıdan öfkeli bir ses,
‘Bu saatte, ne diyorsun be kardeşim!
Deli misin, akıllı mısın? Yoksa………’
Diye fırça yerken, bağırıyorum,
‘Apartman yanıyooooooor!
Çabuk kaçın, erken!’
Hanım, hanım kak!
Çocukları kaldıralım,
Apartman yangın var!
Oğlum, kızım kak kaaaaaak
Yangın var, yangın vaaaaar!
Ama ne mümkün uyku derin kakmıyor.
Ben kızımı kaldırıyorum,
Sende hemen oğlanı kucağına al!
Hücum dış kapı.. Ama nafile, çıkış yok
Her tarafı alev sarmış,
Koşun yangın merdiveni için mutfağa,
O da ne? Hırsız gelir diye vurmuşuz koca kilit,
Anahtar nerede oğlum Yiğit..!
Anneme verdim, oğluma verdim
Telaşı sürerken, kızıp kilidi kırdım.
Bu da ne? Sanki kiler mübarek!
Soğan, sarımsak, patateslerle
Tüm döküntülere Allah aşkına bir bak!
Çok kızdım. Hepsini can havliyle attım aşağı,
Eyvah…! Dört demir alel usul tutturulmuş,
Yangın merdiveni diye bize yutturulmuş(!)
Muhtemel ki inmeye kalkan düşecek,
Korkup ta inmeyen ateşte pişecek!
Kötünün iyisi, sıkı sarılın yavrularım bana
Zemine kadar gitmiyor, bırakırım beş metre yukarıya
Oradan aşağı salarım sizi, temennim yaradan tuta
Hanım feryat ediyor, yükseklik korkum var,
Mümkün değil bu merdivenle aşağı inmek,
Benim için en iyisi yukarıda ölmek (!)
Aboooo…! Evde birde kayın valide var,
O nasıl inecek, diyorsun ki kalsın,
O nasıl olsa bir gün ölecek..!
Olmaz kardeşim, olmaz!
Gezen görür, yaşayan ölür,
Eden bulur, kalsın diyene
Bir kalsın diyen olur…!
Allah vermesin, ama farz et,
Birde özürlü çocuk var evde,
Nasıl tahliye edeceğimi gel sen söyle..!
Yanmak üzereyiz ne olacak halimiz
Yok mu bizi kurtaracak aklı temiz!
Derken, bir tarafta acil numaraları
Boşa meşgul edenler, diğer taraftan
Sokaklara rast gele park edenler.
Bunlar geciktirdi itfaiyeyi birader.
Şimdi gelelim esas meseleye
Göstermelik yangın merdiveni,
Gerçek yangında ne verecek hediye (!)
Korkudan bunalmış yanmayı beklerken
Saatin alarmı çaldı, yanlışlıkla erken
Ohh…! Aman Allah’ım!
Sana binlerce şükürler olsun
Yaşamak yanmaktan güzelmiş!
Demek gördüğüm, her şey düşteymiş.
Bunda da vardır bilinmez bir hikmet
Rüyanın tabirine bakıyorum, şöyle diyor:
‘Çorumlusun yanacaklardan sorumlusun,
O halde; bıkmadan, usanmadan,
Daha gerçek yangınlar yaşanmadan,
Sivil savunmacı olarak, tüm Çorumluları ikaz et!
Yangın merdivenlerine şöyle bir baksınlar
Kullanım dışı ise eğer, ya kaldırıp atsınlar,
Ya da kullanılabilecek şekilde icabına baksınlar!
Neticeyi kelam; kurumlarda tüm personelle,
Apartmanlarda aile boyu, yılda en az bir defa
Yasak savma cinsinden değil, gönüllü olarak
Mutlaka ve mutlaka tahliye tatbikatı yapsınlar!
(Mahir Odabaşı 11.06.2010 / 24.55)
TÜM YORUMLAR (2)