Bin kere ölmeye hazır olsam da,
Bir kere ölürüm.
Öyle tatlı ve solgun durma,
Karanlığının gizliliği kanımı donduruyor.
İhtiras ruhumun icadı değil,
Ben böyle yüreksiz miyim?
Yoksa yüreğimde birileri mi var?
Kim olduğum değil,
Kiminle olduğum zamanlar eritiyor beni.
Akan sulara daldırıyorum saçlarımı,
Kıvrılıyor, bükülüyor.
Bir kıvırcık sevda koydum adını.
Bana dokunan bir göz, yerin yüreğimde.
Kıyısında da olsam denizlerin,
Dalgalar benden yana.
Bakışlarımı yakalayan gözler, daha bir can alıcısınız.
Kalbine koy ve dinle,
Gür kestane ağaçları,
Kıvrımlı dar sokaklar,
Yüksek dağlar,ilk soğuklarım,
Karlarla kaplı dünyam,
Dağlardan kopan bir ırmak.
Manzara yolcuyu etkilemişti,
Çocuksu şaşkın hayranlığım tüylerimi titretti.
Sadakat vadisine dalıp gittim.
Görkemli çınar ağaçları,
Gölgene sığınıp düşlere daldığım günler nerede?
Ağaçları kesen baltalar,
Her vuruş bir can çekiş,
Diller döksen de kurulmuştur tuzak.
“Daha çok veren vardı da ben seni seçtim” sözleriyle
Ihlamur ağacının altına oturduk.
Ölümcül bir biçimde heyecanlanmıştım
Daha ilk dokunuşumda böyle titreyecek miydim?
Öyle de oldu.
Cesaretsizliğin barınacak yeri var mıydı?
Çeker gider diye düşündüm.
Ne kadar gizlesem de,
Tutkularım ele veriyor beni.
Titrek ve nazlı bir direnişle kendini bıraktı,
Gözlerin yapamadığını kollar yapmıştı,
Çekmişti belinden gecenin,
Düşlerim daha da güzelleşmişti...
Kayıt Tarihi : 23.10.2005 21:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!