Duruş Şiiri - Yorumlar

Sebahattin Kömürlü
820

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

DURUŞ
Duruş diyince, çok karmaşık bir konu olduğunu bilmekle beraber bu konuda az laf edildiği kanaatindeyim. Duruş, bilindiği üzere durmaktan gelir. İyi de neye karşı nasıl, nerede durmamamız gerektiğini bilebiliyor muyuz? Bu çok önemli bir detay -ki bu detayın hakkı verilmediği zaman, problem çözümsüzlüğe kayar. Kişi, kişiliğini sağlam kuramamışsa, nerede nasıl duracağını çoğu zaman tayin edemez de. Bu sorunu, kişi kendince birçok bahane üreterek örtbas etmeye çalışsa da, bu ikilemi yaşayan bozuk şahsiyetler, aslında bu ikilem altında ezildiklerini de bilirler. Bunlar o kadar kaypak ve esnektirler ki, bu kaypaklığın ve
dönekliğin bir sanat olduğunu hiç çekinmeden ortaya koymaktan da çekinmezler. Hatta daha ileri giderek bu yönlerini kendileri için bir övünç kaynağı olarak görürler. Ve buna kendilerini de inandırırlar. Bu tipler, toplum sağlığına o denli zarar verirler ki, bu konuda, zamanla kendi sağlıkları da bozulur. Bunlar; politika yapmanın ve ya siyasetin apayrı bir argüman olduğunu ileri sürerek toplumda bireyi (Türkiyeye özgü) siyasetten ve politikadan da uzaklaştırmak için her türlü argümanı kullanmaktan kaçınmazlar. Gerekirse bu iş için ülke çapında sıkı yönetimler ilan edilmekte, daha da ileri gidilerek güya adı devrim olan (Devrimler yapmaktan da kaçınmazlar.) gerici ayaklanmalarıda organize ederler. Çok kısa bir tarihi analiz yaptığımızda 1970li yıllarda anayasa hakkında Süleyman Demirelin "Bu anayasa ile bu ülke yönetilmez" lafı ile bugünkü iktidarın, ileri demokrasi adına üretmeye çalıştığı sivil anayasa söylemlerine baktığımızda, toplumu yönetmeye talip olan kaypakların duruşunun ne kadar sapkınlık içerdiğini tespit etmek, toplumda bireyin duruşu ile doğru orantılıdır. Çünkü; birey, bu yönetim erkine talip olanlara mevcut anayasa ve anayasal koşullarda oy vermiş olup bu anayasal çerçeve içerisinde
güya yönetilmesini talep etmiştir. Yönetime talip olan seçilmişler de seçildikleri an itibariyle, seçilmiş olduklarının tescilini mevcut anayasa ve anayasal düzene uyacaklarını beyan ederek, yemin edip görevlerini ifa edeceklerini söylerler. Şimdi buradaki duruş irdelendiğinde toplumda bireyin ve bu toplumu yönetmeye talip olan seçilmişlerin duruşu ve bu duruşlardaki zig-zagların boyutu ve de kırılganlığı o kadar hızlıdır ki, sorulması gereken sorunun şu olduğu kanaatine varmamız mümkün olsa gerek. Toplum mu duruşu itibarıyla yanlış yapmakta, yoksa yönetime tabii olan yöneticiler mi yanlış yapmakta? Bu soru irdelendiğinde karşımıza
genelde toplumda bireyin yanlışları öne çıkarılmakta. Bunun cari olabilirliğini analiz etmemiz hiç şüphesiz gerekmektedir. Ancak, toplumda bireyin duruşunun eğitim, spor, sanat, basın, sair organlarla nasıl manüple edildiğini de ortaya koymamız gerekir. Haa... Burada iktidar gücünü ele geçirenlerin de duruşlarının emperyal güç tarafından manüple edildiğini söyleyebilirsiniz. Bu tespit de doğrudur, da, bu tespit doğrudur demek, bizi duruş itibarı ile düzgün bir duruşa götürür mü? Kanımca İktidar, iktidarsızlığını bir defi olarak ileri süremez. Zaten yakın tarihimizde iktidar gücünü ele geçirenlerin, iktidarsızlıkları bir çok kere tespit edilmiştir. Şimdi bu tespitler doğrultusunda ülkede bireyin duruşunu ele aldığımızda aslında başta tespit ettiğimiz anlamda bir duruşun sergilenmesinin zorluğunu da yakalamış bulunmaktayız. İleri akıllılar millete, salak diye diye kendilerince milleti, salaklaştırdıklarını sanmaktadırlar. Oysa düşünmeleri gereken, Atatürk'ün veciz sözleridir. Atatürk, Türk milleti zekidir, çalışkandır, dediğinde sergilediği duruş, Türk milletinin geleceği açısından olması gereken bir duruş biçimidir. Bu tespit bizim arayışımızın nasıl bir duruşa yönelmesi
gerektiğine de götürmektedir. Yani, duruşunda kaypaklığın en ufak emaresi görülen bir zevatın, gelecekteki zemininin kaypaklığının tespiti mümkün olamamaktadır. Çok yakın zamanda, 9. Cumhurbaşkanı; Süleyman Demirel'in güya büyük bir laf ediyormuş gibi "dünün güneşi ile, bugünün çamaşırı kurutulmaz." lafı kanımca aranan adı geçen duruştaki duruşunda ne kadar kaypak ve seviyesiz olduğunun bir tespiti olsa gerek.
Bizim aradığımız duruş öyle aranıp da bulunamaması gereken bir duruş da değil. Bizim aradığımız duruş, Atatürk ilke ve înkılaplarına ve de cumhuriyetin değer yargılarına sahip çıkılması gereken bir duruştur. Bu duruş insan onuruna yakışan en erdemli duruş olsa gerek. Çünkü; Atatürk, kurtuluşun Türk milletine özgü bir kurtuluş olmadığını da deklare ederek mazlum milletlerin de özgürlüğe kavuşmasını, onların bu özgürlük yolunun da Türk Cumhuriyetinin bekası ile doğru orantılı olduğunun da tespitini yaparak evrensel değerde gerçek duruşunu da ortaya koymuştur.

Tamamını Oku
  • Perihan Pehlivan
    Perihan Pehlivan 01.10.2012 - 20:51

    güzel tespitler anlamlı dokunuşlar kaleminize sağlık

    Cevap Yaz
  • Osman Aktaş
    Osman Aktaş 09.08.2012 - 00:54

    Gerçeği dile getiren kaleminizi kutluyorum Sayın Kömürlü. Selam ve saygı ile.

    Cevap Yaz
  • Nafi Çelik
    Nafi Çelik 18.07.2012 - 17:43

    Teması güçlü, işlenişi mükemmel, akli melekelerin ilerisinde, saygın bir duruş sergilemiş sevgili yazarımız.
    İştiyakla okudum. Tebrikler. Tam Puan + Ant.
    Sevgiyle ve erdemle....
    Nafi ÇELİK

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta