Durursun vesvese, meali ya da Ulu'sun

Ulular kırkahvesi, 'he! ' deyince
keklik sekerek; e bir su samuru,
nehir mavi gerdan boyu, şulap d`şulap, eh! ...
Hop! göründü mü, kulübe?

Düden tüten buharı geldi
çağlayanın.. Ve dalgalar;
dibi telveli, köpüklü Osmanlı tokadı...
Bu kulübede kim harıl harıl?

İçerde kahveyi kim kaynatıyor?
Brezilyalı bir nene mi?
Güzel bir hazırlık var sakin,
Karnavaldan iyi olmasın...

Kahveleri fincanlara dolduran
Seken keklik ve fincandan içen
kahve porsuk ıslak; ıslık
çalarak açtı çalınarak arta kalan kapıyı.

Höpürdeterek açılmayan sessiz o
ardında kapının Su Samuru vardı.
'Rodi'yi görebilir miyim? ' dedi.
'O sadece Çelik Bilek'e yardımcı! '

Estetiğin hüneri saygısıdır onun sevgisine.
'İyi' dedi Porsuk,
ilişikteki bir tabloyu işaret etti
duvarda; bir fotoğrafı.

Rodi mi o,
zaman makinası'ndaki dede paradoksu;
Kızılderililere dövme nakli,
siyah adamlara mücevherler,
renkli-elektrikli şehir panoları önü?

Çelik Bilek olmuş olan o mu sahi
Süpermayk'ın Zagor ayna simetrisi?
Kanatlarını açtı, sallamaya başladı
gerinip Seken Keklik!

TRT4 izlerken ormandaki barakadan,
uçmaya mı bir tuhaf hazırlık?
Derken Evin tavşanı geldi koşarak!
Dedi: 'Baca Baykuşu, tenteci! '

Evin Tavşanı cevapladı hınzırca bunu:
'Evet ama onlar plaj şemsiyesi;
Uçmalı, uçmalı Baca Baykuşu.'
Salladı kafasını iki yana Puhu:

'Hayır, Su Samuru henüz kanatlanmadı.'
'..Ve daha ne kadar sürecek bilmem.
Dede olmuş kardeşi arıyor olabilir,
ışık hızındaki uzay kapsülünde.'

Restorasyon değil bir bahar temizliği
ama soluk alan homur,
uçan elçiliğin temsilcisi.
Kanatsız Tavuk iyi uçuyor..

Kanatlı Baykuş onu gözlüyor...
Heyecanlı bir Tavşan o Seken Keklik,
Masalevi kuran Su Samuru'yla
nehre dengeleniyor.

Bir an, o an, gözgöze geldiler,
hepsi! Bir de çıktılar,
Kızılderili çadırındaymışlar.
Tüten düden, ba(ğı) rış mı çubuk, çağlayan?

Bu sefer,
Zagor Tenay ve o Şef Büyükbaş;
cirit atan Türk oyuncuları izliyorlar
otururlarken, barış çubukları ellerinde.

Geçti birinin çadırların dış kenarından:
Bir armadillo, taşıyarak yüksek
rakımlı hörgücü kabuğunu;
o da uzaktan oyuncuları seyredecekti.

Cam gibi petek gözleri vardı ama bunun.
Bu amardillo, arı mı?
Seyretti tüm ciritçileri,
sonra hepsi kulübeye tekrar

doluştu Su Samuru, Kahveci Nene,
Şeker Keklik, şıra
.. Rodi, Gaca Bakkuşu ve Evin Tavşanı
ile Kanatsız Tavuk; gerisin geri.

*
Herkesi kendi sanıyor, o 1 no.
Ya, yani herkes mi suç(lu) ? Ya da hatta,
hepsi hatalı, ama #1 harici, ki
bu seferliğine, bu 1 değilken onun kendi

Çok iyi bir ruh ele alınma, aidiyet;
ama nerde ki orda, kalsın kendine ahde vefa.
Diyet, böyle bir; semizcesine besili:
Güdümlü, misilleme aksi; doğuştan, sorumsuz.

Bembeyaz bir odada, gümüşi balık gümüşi,
petek gözlerden karınca çırpan ağs. böceği:
Böyle ise, cırcırböceğidir, uç uç;
değil mi. hederin fere ederi -kaçarı yok?

O odada yazılıyor celse, renkli bağcıklar.
Tablalar gidiyor Ve palalar: zaten mavi.
Sonra gene geliyor sözler ve göz içleri.
Uzay gemisinin içi, yukarı; bu'suz:

Uzaylı`sız, yani biçmediler kesip;
Bir yandan da o`nlu, yapmazlardı çünkü -
kesmezlerdi, biçmezlerdi...
Sonun sonu başın daim başı

ama birine de izin verir gene sizin;
yatan Orphe alıp beyaz sazı elin.
Küçük çeneli mimiksel ülkü, gide gele;
derin denizlere okyanus-mercan..

bir deri bir sfenks, püfür kabarcık.
Belki de bir okyanus, 45cm bir acquariums.
Lepistesler Littbarski; koşan
Stillikke'ler ise kazık yutmuş.

Gazza vucüt bulsa teknik,
güncel şu an Joe Cole'da;
hiç ahı tutar mı
Ah, Dali the Stuart penaltıcı Pearce'ın.

O zaman belki Cavcav da elkol çekmez -
gnav gnav; yemek mi yemek, yoksa mı kurşun?
(İtekleşip durursan, durursun;
oynaksan ise ulusun, aksi...)

Komik bir bellek olarak ama
bir önsezi her an belleklerde.
İte kaka o ben, muzip;
kişiselleştirmek bencil yanını biz'in
-
not başlıktaki üstten tek tırnak, parantez içine alınsa da anlam aynı olacak