.
baştan aşağı izlemek sevgiliyi, kaç saat sürer ki...
duramam ve gidemem
koşmayı da unuttum
belki gözlerinin rengini
su’ya baktıkça
eski kalem düşleri
deniz, sen, rüzgar
kaya parçalarıyla yapılmış duvar
ıssızlığında tarifi var
ben ve gözlerin çocuk,
diyorum ki;
camilla’yı gördükten sonra
gözlerine bakmaktan
bakamamışım sana
hatırlattı usul usul
ne giyersin
ayaklarında ne var
pantolon ya da etek
ne seversin bilemem
gözlerini sevmekten
bakamamışım sana
oysa bir çift güvercin ellerin
parlayan uzak bir ışık yanağın
gözlerine bakmaktan
bakamamışım
neden bu kadar gün sonra
bu hatırlama
-sebebi camilla*
bu mevsimde
gözlerine bakmaktan başka
seni görmek
üstünde ne var
ayaklarında ne var bilmek istiyorum
bana hatırlat
de ki; gözlerimden başka
yalın ayaklarıyla
tiniyle,teniyle bir ben var yanında
hatırlat ki bileyim
böyle yaralanmış askerim
esir düşmeyeyim
neden inkar etmişim kadınlığını
oysa eskidende vardı
yoksam da, ilk sus kapısında
senden neyi sakladım avuçlarıma
bir bilebilsem
neden bu inkar
neden beklenenlerin karşısında sesin var
isim veremedim sana
baktıkça camilla’ya
ne kadar benzetiyorum
dalgalar diyor ay susunca
soyunuyor dudaklarıyla
elleri saçlarda
adisin diyor*
beni unutma…
05 08 2006
“ aşk’a sor “- Robert towne filmi / *Salma hayek / Colin farrell, ilginç bir film sayılmaz. izlemeyen çok şey kaybetmişte sayılmaz. Salma hayek olmasa seyrettiğime pişman olabilirdim. en çok dalaşmalarını sevdim iki aşığın, zavallı kızcağız roman yazarı colin farrell tarafından kan kusturularak öldürüldü resmen, romanını yazıp para kazandı beyimiz. sonrada ilk kitabını imzalayıp kızı gömdüğü çöldeki evin bahçesine gitti, tabiki rüzgardan ne mezar kalmış nede bir iz, avcunu yalayıp döndü balta. siz siz olun sevgilinizi kan kusturarak öldürürseniz adam gibi bir mazar dikin. sonra avuş yalamakta var valla.. ha bunlar birde sahilde bir evde yaşamaya
başladılar bir süre, okyanus kenarı, siz düşünün işte olayı. şöyle dalgalar geliyor faşş foşş nefis bir olay işte, öyle bir evim olsun, bıraksınlar sabahtan akşama kadar yazayım. borç bulsak da alsak öyle bir şey. sahi bir 200 bin ytl borç verseniz. söz kitabım çıkar da çok satarsa öderim, şiir kitapları çok satmaz mı, ciddi mi yahu. niye şair olduk ki o zaman. neyse filmin hatırlattığı bir başka noktadan bahsedeyim, insan sevdiği insanın yüzünde, gözlerinde, dişlerinde, gülüşünde çok kalırsa, geri kalan yanlarını hatırlamıyor. herkeste böylemidir bilmem. hoş bilsem ne olacak ki. belki bir şey olur. ne işte o çözmek lazım. bazen ne kadar cansızlaşıyoruz ha, isimler ve rumuzlardan öte bir şey değiliz kimi zaman. hatırlatma işte, düşünürüz fakat.
Kayıt Tarihi : 7.9.2006 01:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
kutlarım.
sevgi ve saygılarımla.
TÜM YORUMLAR (3)