Siyahları nerede yitirdi endişelerin?
Neyi aldın ki güneşin içinden?
İhtilalleri bu ademin, güneşsiz mi çoğalacak?
Kırık dökük cam parçası gibi mi kalacak kalbim?
Ben soyundukça yokluğumu,
Üzerine çağların engin varlığını giyiniyor bilmediklerim.
işte sana geliyorum
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
Devamını Oku
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
Doğum gününüz münasebeti ile uğradığım sayfanızda,
Bu güzel çalışma ile karşılaştım.
Tebrik ederim
Yaşayacaklarınız,
Yaşadıklarınızdan daha renkli,
Daha hareketli,
daha bereketli
Geçmesi temennisi ile
Doğum gününüzü tebrik eder
Sağlık Afiyet Başarı dolu bir ömür
Yüce Rabbimden niyaz ederim
Osman ERDOĞMUŞ
SAKARYA
müthiş bir anlatım...mükemmel bir şiir dili...
GÜZELDİ TEBRİKLER SELAMLAR DEĞERLİ HEMŞEHRİM:)
Sevgili şairim;
Şiir, etkin ve coşkun olunca tüm sıcaklığını salıveriyor okuyucunun yüreğine... Bu şiir de öyle oldu, içine içine çekti beni şiirini nerdeyse özneli oldum.
Bütün kalbimle kutlarım. Tam Puan + Ant.
Sevgilerimle....
Nafi Çelik
Ey sözlerimin ergenliğine 'sus' ilanını damgalayan sen!
Bu acıları ben kuşandım,
Kendi acılarını bir bir ayır benimkilerden.
Asaletine muhtaç bir kral edasıyla sür kervanını,
Bu çöl senin değil!
şahane bir şiirdi...döndüm döndüm bir daha okudum...
/Ah aşk!
Bu kuyuda bir ışık büyümedi hiç/
Bilmediğin kadar bir alev tortusu sürmüşken filizlerini,
'Seni bildim' diye bakma yüzümün geçen çağlardan kalma lekelerine.
İçim bunca eskitmişken kavimlerin ardından avuçladığım hüzünleri,
Bakma içimin tarih öncesine ait ilkel suretine,
Bunca kilit vurulmuşken dilime.
Canım acılarım!
Siz tutunmuşken gövdemin kan üreten boşluğuna
ve araf’ ımı çoğaltırken üzerime savrulmuş 'sus' ilanları,
Koyu siyahlar üretemem akşamlarına kentin.
Bakamam yüzüne, çocuğuna bir pazar güneşi dilenen annenin.
Aşk kokan akşamlarda,
yalnızlıklarını diri tutacak o şarkıyı çalamam şehrin hayıflı delikanlılarına
ki büyür içlerinde aşkın 'olmaz' rengi.
Mezar taşlarına sürtündükçe suratım,
Diyemem ey ölüler: 'günahlarınızla kanatmayın imanımı'
Tam da alnından sözlerimin, fışkırırken bunca kahır mırıltıları,
İçimi kamçılayan bu şiirden düşen her neyse payıma,
Alır yürürüm ortasına şehrin.
Ben, muzaffer bir komutan gibi okşarken acılarımı,
Köküne kibrit suyu dökülmüş acılarını sırtlanırken insanların
Ve ben haykırırken İsa'nın yüzüne,
İsterken onun da Meryem’den kalma acılarını,
Bana sakın 'dur' deme...
HARİKA DEĞERLİ HEMŞEHRİM TEBRİKLER HEMŞEHRİM YAZARSA BÖYLE YAZAR BEĞENİYLE OKUDUM
Acılarda bir yere kadar, içinde acısı bol sevdalarda...
Güzeldi sayın Yasir Ahıskalı...,
Kalem güçlü, yürek şiir dolu olunca ....
Kutluyorum...
Ey sözlerimin ergenliğine 'sus' ilanını damgalayan sen!
İddialı sözler, güzel bir şiirin ortaya çıkmasına sebep olmuş. Yürek diliniz susmasın :)
Şiirinizin anlatımı ve içeriğğini beğendim.Bu çöl veya bu saha bizlerin. Şiirde daha kısa daha anlamlı ve daha akıcı bölümleri tercih etmek gerekir.Siyahları yitirdik acıları kuşandık!!! Sonucu çok iyi bağlamak gerekir. Yinede beğeni ile okudum Kutluyorum. Saygılarımla.
Azizim Kutlarım muhabbetle kaleminize sağlık
saygılarımla
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta