Sünnetli-sarıklı başbakanın Türkiye’de müebbete konduğu, Bush W. ve Apo’nunsa iplerinin çekildiği gün huzurum olacak bir nebze. Ama mutluyum çünkü köle değilim, kendimi ifade edebilecek gönül zenginliği ve akıl-zeka bağdaş(tır) mam var.
Gerçekleri açıklamak umut kaybı değildir. Amerikanın başında, Nihat Genç’in Wittgenstein’ının en aşırısına benzeyen, metabolizma hızına engel olamayan ve/ya da bunu doğru yöne kanalize edemeyen bit yeniği-bir cani var. Türkiye’nin başındakiyse malum, metabolik yavaş ama hasta zihinli. Son kanım bu artık. Amerika, çin, Hindistan, Japonya.. ve Türkiye, 20. sırada. Allahtan nüfusumuz az da….Yine de en hızlı ilerliyoruz bu konularda. Ve üzgünüm. Uzakdoğuluların yamyamca deniz kalamarlarını yemesine ya da mandela’nın bilmeden etmeden yaptığı bazı gaflara pek bir lafım yok ancak Condeleeza daha çok bir Negrofili gibi, Barzani’yle flört ederken. Tiksinç! ...:Derhal araba kullanımı kaldırılmalı. Güneş 4.5,5 milyar yıl daha yok olmayacak. Bu süre zarfı, insan aklına kolayca yetmeli diye düşünüyorum başka bir enerji kaynağı bulmaya. Akıl ve zekaya gelirsek,bana göre akıl, zekayla hisler arası birleştirici bir zamk; günümüzde azlıyor yazık ki. Korkarım ben, bir gün evlerimizden çıkamayacak sera etkisi radyasyonundan, su bulamayacak duruma gelebiliriz. Göller, nehirler çölleşedursun, buzullardaki kritik durum da malum. İnsan bencilliği, sevgi ve aşk yerine ego-aşırı uç hırsları.. dünyayı hızla götürüyor. Bush’u götürmek, Tayibi devirmek, Al Gore’u getirmek mesela… Ne diyeyim artık: İki tip insan: 1. Gözü aç 2. Karnı aç. Hangisi tercih edilebilir ki: Karnı aç, doyurulur; ama gözü aç, asla doymaz. Para şirketleri dört dönüyor yeryüzünde alçakça. Şirket olayı dışında son dediğim lafı hayrettin karaca demişti Trt İyi Sabahlar’da. Haklı, yerden göğe… 80’li yıllardan uyarmaya başladılar, 80’li…
Bir kağıt düşünün arkadaşlar; birincisi, şiir yazılır; para denir diğerine. İşte insanoğlu. Seçenekler arasında kamaşmış bir acayip yapı. Devletler artık dıştan bile yönetilmiyor. Sislerin arasında baca dumanı neyse öyle bir haldeyiz. Bush’u bile para esir almış durumda. İşte, uzaylılar. Antenli, yeşil, pörtlek gözlüleri gökte aramaya gerek bile yok, ki yerde bile değil…Hristiyanlığın akla hitabetmeyen yapısını andırıyor. Hasta insan manmtaliteleri, uslamlamaları, hepsi hepsi; ne yerde ne de gökte… İki arada bir derede yaratıkları insan saymam kendime bir hakaretten başka şey de olmaz öte yandan/veama, gene…….
Sözlerime son verirken gene Giordano Bruno’nun nasıl çiçek meydanı’na götürüldüğünü, ordaki şu ““Bu kararı açıklarken içinizde duyduğunuz korku benim onu kabul ederken duyduğum korkudan belki çok daha büyüktür.” lafında neler demek istediğini; Copernicus’un kardinali dışındaki papalardan neler çektiğini hatırlatmak isterim. Ve bir şiirimin,” X`r`n3, Coll Stolars:Önceki Gün” şiirimin altına eklediğim, Fenomen eski sayılarından yazdığım bir alıntıyla merhaba demek isterim yine. Carl Sagan diyor ki:
-
Hypatia hk. Bir kaynakça yazı:
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta