Adapazarı – Haydarpaşa tren seferlerinin
Hereke denilen kasabasına uzanıp
Fahiş bir rolle başladı bu roman
Aslında daha öncesi var
Suyu inekler tarafından savurganca içilmiş bir derenin
Tam ortadan ayırdığı bir köy
Ve o köyün
Aşağıdan yukarı
Sağdan sola
En sondaki evi
Hissedarı epeyce fazla
Bir fındık bahçesi
İki inek
Sekiz çocuk arasında büyümeye çalışan
Bir kız
Bir kadın
Bir ana
Bir eş
Hepsinin toplamında
Dördü bir buğulu, yontulmuş insan
Cehaleti paranın yokluğundan
Merhameti iki çocuğundan
Fesatlığı deli bir kaynanadan
Erdemi kocasının umarsızlığından bir kadın…
Depremin yıktığı evlerden biri de olabilirdi bu
Piyangonun zengin ettiği yalılardan da
Hiçbiri değil
Orta direğin tam orta yerinde
Var ile yoğun kesiştiği bir ev
Hatta yarısını çalıp da
Çatı katı diye kakaladıkları bir yarım ev
Deniz manzarası
Kargaların konakladığı
İhtiyar ağaçlarla kesilmiş
Büyük bahçesinde bir dünya meyve ağacı
Ve üç avanak kedinin yaşadığı
Yolu kolay bulunmayan
Bulunsa da insanın gözünün kesmediği
Taş duvarlarla çevrili
Puslu gökyüzü manzarasıyla rötuşlanmış
Sızma zeytinyağlarının dibindeki çekirdek kili kıvamında
Sıradan
Ama bariz belirgin
Sadece bir ev…
İçinde bir yaşlı kadın
Bir kaynana timsahlığı
Ve en gaddar muzipliğinde
Bir çocuk
Bir kız çocuğu
Sevilenin ötesinde
Sevginin bayağı gerisinde
Bir genç adam
Sadece hayalin içinde
Gerçeğin çok ötesinde
Bir ana
Zamlanmış elektriğin derdinde
Paranın hesabında
Eski ile yeninin azametinde
Bir baba
Ya da öyle olması isteniyor
Büyüklüğünden epeyce yoksun bir yolcu vapurunda
Olması gerektiği yerden çok uzakta
Yazmak kolay olsa yazılır
Fazlası zarar desem yalan olur
Bıraktığım yerden devam etmeyecek
Kaldığı yer mezar kadar boş
Ve onun kadar sessiz olacak
Burası benim dünyamın merkezi
Aramak faydasız…
Kayıt Tarihi : 24.3.2010 18:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)