karanlık bahçenin tam ortasında,
yüreğinde, çok tanrılı bir gecenin…
yanlışlıkla çiçek açmış bir ağaçtınız
çamaşır balkonlarından damlayan,
kasıma tavsamış bu içyazda
Tanrı’m, bu sizin kaçıncı dalgınlığınız?
selâm verdim,
yine beni çıkaramadınız…
gözlerim elverirken yaşamaya,
gerilmiş kollarım bağlıydı,
başkasının hayat uçlarına
siz; dünyanın en uzun burunlu adamı;
şu hayatta, sizcileyin olmak varmış
ahh, kendinize bir mektup daha yazsaydınız…
iç denize varamayan o nehrin mâtemini hatırlardınız,
gülüp geçtiğiniz her şey gibi,
geride kalırdı aklınız, evet…
işte, sizin o muhteşem aklınız;
tırnaklarınız kadar hızlı uzayan;
yüreğinizle yumuşattığınız
nasıl, bir kadının memelerinde, bir şehre iniliyor;
sanki uzak dağ köylerinden
sert bir kahramanlıktan, yumuşak bir cesârete
bilirim, çok yerlere, ellerinizden önce isminiz varır
utanmadan bir de hayal kurarsınız,
izin bile almadan, olmadık yerlere
günler, geceler boyu, kayıp bir şemsiye gibi aradığınız;
o meşhur dalgınlıkta,
ömrünüzü bir törpü gibi kısaltan insancıklarınızla,
başkalarının salyalar akıttığı,
kenevirden dokunmuş bir ip gibi sımsıkı hayatınız
sizin gibi yaşamayı bilmiyorsak, ölmeyi mârifet sayarız…
18-19 Mayıs 2016 Çarşamba~Perşembe / İstanbul~İzmit~Ankara
Halil IşıkKayıt Tarihi : 30.5.2016 23:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!