Dünyanın en güzel bozkır kenti

Cem Güneş
0

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Dünyanın en güzel bozkır kenti

Buralarda karamsar aralık ayı,

bir noel tutturmuş ki insanoğlu!


yeni ortak şiirler mi yazılıyor?

Ankara düştü usuma


Ankara`da hareketli bir akşam üstü,
caddelerde tatlı telaş

randevu verecek kız arkadaşım yok


sessiz oturuyorum Akman’da


cebimdeki iki lirayla dost bir boza söylüyorum

gencim, façam fena değil

insanları inceliyorum, onların duygularıyla yarenim

işte yaşamın en çıplak sinema perdesi

dışarıda kömür dumanı, otobüsler zincir takmışlar.

Vatandaşlarım!..

postahanenin önünde genç asker elime buruşuk bir mektup ve üç kuruş tutuşturuyor,

`ne olur bize yasakladılar anamın mektubunu benim için atar mısın gardaş?`

bir kenar mahalledeyim

boş arsalara bakıyorum, yer Batı Sitesi de olabilir,

Üreğil de

dikenli arazinin dinginliğini izlerken hayranlıkla

Habip’in atöyesindeyim

iki eski dostla orta kahve içiyoruz

hayranlıkla izliyorum seyrek bitki örtüsünü

Ankara Radyosu’nda, ‘‘Hani yosun rengi gözlerin olacaktı senin’’ çalıyor


okkalı bir Ankara döneri yiyiyorum sonra

hafif çamurlu yollarda dolaşıyorum, dürüm tatlısı da vardı ama...

Samanpazarı galiba, işçiler geçiyor etrafımdan

parkalarının yakaları açık, aba gibi giyinmişler


yakaları kürklü ve dışarı kıvrılmış

seyyar kasetçide, ‘‘Fidayda da hanım kızlar fidayda’’çalıyor

Ankaragüçlü ‘‘Amigo Hüsnü’’ sahlep satıyor


Etnogtrafya müzesinin bahçesinde oturmuşum

Ankara’ya bakıyorum. Anıttepe, opera binası, radyo binası

ve ilk meclisimiz


baygınlaştırıcı havası, ürettiği sis ve ışıkları

kentin şavkı göğe vuruyor

ne kadar da yoğun, bir başkent burası, …


pasajların ismini unuttum. Soysal... Zafer...

TED kolejinden Kızılay meydanına doğru yürüyorum

beyaz çoraplı güzel kolej kızları görüyorum

göz göze gelemiyoruz, yürüyüşlerini seyrediyorum

bir kitabevinin önünden geçiyorlar

kareli diz altı etekler, saçları at kuyruk,

ne kadar da düşünceliler...

Güzeller...

Kızılay`dayım ve rengarenk ışıklar parlıyor ıslak kaldırımda

bir mağazanın en tepesinde bir kafe, oraya çıkıyorum

içtiğim çay sanırım, anımsayamıyorum

bir eski bayan dosta rastlıyorum. Merkez Bankası mı ne?

işe girmiş bir yerde, iki de çocuğu olmuş

ne kadar da kilo almış...


bir belediye otobüsündeyim

gece sondan ikinci Bussing, araba tenha

en arkada oturuyorum. Şoför gaza bastıkça basıyor

yırtık dişli sesleri geliyor vitesten

yollar boş, düşünen durakları atlıyoruz, bekleyen yok

camdan bakıyorum, Samsun yolu kavşağını geçiyoruz ve Ziraat Fakültesi, bodur binalar

tek tük üşüyen insanlar yürüyor kaldırımda,
genç çiftler yok

Ankara bu, kavga gürültü. Tuzluçayır`da gençler çatışmış

bir baba cinnet getiriyor

bir öksüz çocuk hüngür hüngür ağlıyor


Tunalı’dan Kuğulu`ya doğru yürüyorum

Solda Tifanny ve az ileride Bimbo Hamburger


ve müzikler, John Travolta-Olivia Newton John

önümde iki genç el ele yürüyor

zaman zaman göz göze geliyorlar

niyetleri ciddi, gözlerinden okunuyor

ne kadar da genç ve umarsızlar

kız adımlarını fırlatırcasına sallıyor

oğlan kendi dudaklarını ısırarak elini sıkıyor kızın

büyük bir anayoldan,

yorgun kamyonlar dolu dolu geliyor

trafik bezgin

üstünde kırmızı mavi lamba yanan bir polis arabası

olay yerine intikal diyor

kentin ışıkları yanıp yanıp sönüyor tepelerde


ah fani dünya, ah yalan dünya


‘‘havar havar haaavar havar, gençliğim havaaaarrr....’’

Cem Güneş
Kayıt Tarihi : 26.3.2018 00:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Cem Güneş