Vur güzelim yamalı kalbin şakaklarına
Vur güzelim sisli puslu gecenin sabahında
Serileceğiz nasıl olsa yer göğe dönünce
Unutulacağız yüce şahmeranı görünce
Ne ağır bulutlar gökyüzünde kalacak
Ne senin bitmek bilmez telaşın
Ne senin zerafetin ve hasretin
Değildir bana armağan
Kar tanesinin güneş ile buluştuğu noksanlıktır
Bana yelkovanı unutturan
Minnet midir bu dalgınlığın
Sadakatinin gölgesine
Ahh..
Günler güneşler açtım
Mutluluk mudur bu sessizin
Rivayetler var güneş garptan varacak
Sabahlar kısa, geceler ırak olacak
Selimin oğlu kelamdan ayrılacak
Beni sen götür istikbalin müjdesine
Beni sen götür hakikatin bahçesine
Ayrıldım koca handan daha dün gece
Gecenin yarısında, toprağın ortası
Solunamayan göğün gölgesini tutar
Ve yarılır ağaçtan düşen bir elma
Gecenin yarısında
Karın ortası
Bu kadarmış meğer sevginin raf ömrü
Bu kadarmış asrın son kısılması
Meryem sustu, sıra peykerde
Kasımın bu güzel bahçelerinde
Binbir çeşit hülya öldü
Huzur
Tuhaf
Bahçemde tırtıl yok
Sigara paketimi gören yok
Gökteki küçük yıldızım dahi yok
Kurşunu göremiyorum
Kalemimi de kendimi de göremiyorum
Hafifinden dokunuş
Serin, soğuk
Ciğerlerimi dolduruyor, doldururken
Rüyalar yaşarım mavilikte
Üstü beyaz, sen sıcak
Saat sabahın bilmem kaçı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!