Dünya Zindanında Kanlı Bir Köşe

Burası yetim kalan Kudüs, dünya zindanında kanlı bir köşe…
Ayazda titreyen Gönül duvarı yıkılmış,
Üşürken sabah saat geliyor beşe…
Yere serili bedenler kat kat ,
ilerde izdiham, canlar koşuyor güneşe…
Karşı tarafta bir koku,
Akbabalar bile konmuyor o pis leşe…

Gitmez bu çağın kokusu beyinlerden,
nekadar mezarını eşsenizde derin…
Sorulsa vicdanına , kabulu yoktur şu arz altındaki yerin…
Burası Kudüs, nice Yusuflar kayboldu ,
bu kuyu derinmi derin…
Alın şu koca dünyayı altımdan,
bana cennetten bir karış toprak verin…

Kanlı beyin elinden AKSA kapısına asılmış kirli bir yafta…
İblis eliyle basılmış mühür , Kanla konulmuş son nokta…
Mademki Bir kurşuna emanet can,
mukadderat yazılmışsa bahta…
Çıkarken bu dünya zindanından,
anahatarı bırakırım uzunca bir ahta…

Miraca çıkmaya atarken bu can,
bedenime sahip çık ey toprak…
Üstünde yürüyen mavi yıldızın yüzündeki maske sahte, altındaki yüz korkak…
Sermayesi medeniyet olan şu yedi düvel ,
eli bıçaklı ortak…
Harita masa ortasında ve hınzır eti ,
yerler bilmezler nedir doymak…

Şu yedi düvel bir pusat içinde, miğfer altınki beyin hem gafil…
Gökyüzüne germişler dikenli tel,
Oysa elimdeki kırık bir Karanfil…
Kıyamet koptu kudüste , elde sur bekliyor hala İSRAFİL…
Enkaz altından semaya uzanan eller yaralı, vede sefil…

Korkma çocuk, bir SUR sesine şu topraktan fışkırır Şüheda…
Bir karışına yüzbinler bekliyor,
avuçlarında Can feda…
Gök kubbende yankılanıyorken beş vakit Ezanlı seda…
Kıyam günü yakındır bekle,
Yakındır Vuslat, gerekmez Veda…

Hem yıkılırken şu insanlığın enkazı altında geride nem vardı…
Aradığım kırık bir kalem ,
birde ıslak Seccadem vardı…
Duydum insan libaslı şeytanları,
dillerinde , ben ,hep ben vardı…
Sordum ben diyenlerin akıbetini,
toprak altında ne kemik nede ten vardı…

Şu Elde pusat karanlıktaki gölge,
aklı kaçıp gitmiş görünmüyor başta…
Beyne girmiş mermi gibi KİN,
aşikar görünüyor çatık kaşta…
Ey melun yürek , bugün kazanan,
yarın kaybeder bir savaşta…
Elbet Birgün duyulur ebabil sesi ,
Sapanımdaki bu taşta….

Kalan elde avuçta sessiz bir haykırış ve kat kat görünmez duvar…
Sevinme ey zalim cüce, Anadolu bağrında yatan uykuda bir dev var…
Zulüm kokan o bedenini birgün ,
bir Selahaddin gelir kovar…
Zulüm ayaklarının gideceği son yer ,
kabir kapısına kadar…

Gökyüzünde kavga var, bir mermi patlar gibi etrafta onca ses…
Barut kokusuna ,karışıyor bedenlerden çıkan son nefes…
Ey yiğit hendek rüzgarı , gel Peygamber diyarından bir es…
Can kuşum çırpınır göğsümde,
yıkılmayı bekliyor bu kafes…

Sen söyle ey ulu ağaç, arkanda saklanan düşman varmı…
İnsanlığın sığamadığı şu koca dünya,
yoksa darmı…
Kader konuşmuyor söyle, Ecdadtan
kalan şu toprak düşmana yarmı…
Dün gece bir Şehit anahtarı buldum,
Cennet-ül Meva kapısını açarmı…

Ey sağ ve solumdaki katipler,
adımı tutun kayıt dışı, üstünü çizin…
Söyleyin semadaki dostlarınıza, yükseleyim ARŞ altına varsa izin…
Kanımı düştüğüm yere bıraktım,
alın oda olsun sizin…
Emanet olsun şu sözüm ,
Ey insanlık, gelin arzı birde Kudüs’de gezin…

Ey öteler alın benide yanınıza , yüküm hafif, heybemdeki sessiz bir haykırış…
Düşman girdi bağırıma,
kirli ayaklarıyla ,geziyor karış karış…
Dünya seyirci, pazarındaki tezgahta ucuza satılıyor barış…
Yüzümdeki acizlik sana değil ey insan,
Dilimdeki medet çığlığı sadece HAK’KA
Yalvarış…