Coşkun akan nehirler,
mutlu çocuklar,
kemanlara eşlik eden danslar
yalnızca masallarda can bulur Bayan Aysar.
İkametimden pay edinen tüm şehirlerde öyküler griye bürünmüş.
Yahut gözlerim perde çekiyor bütün mutlu sahnelere.
Bazen bir meydanın tam ortasında buluyorum kendimi
kararmış gökyüzü ve alyadua
amansız bir yağmur şimdi bulutlardan müstakil.
Kimsenin ceplerinde,
bulutların bu dilenci tavrına verecek kadar tahammül kalmamış.
Bağırıyor tüm şemsiyeler hep bir ağızdan “Allah versin”
Tablo korkunç Bayan Aysar,
ancak korkma tüm benliğim tuvalden özerk.
Adımlarım sık ve gürültülü,
hâlâ biraz tenha kalmış olmalı insanların kirletmediği.
Biraz sonra adını bilmediğim bir türkü karışıyor nefesimin asi
diyarına
Do
Re
Mi.
Yo, hayır! Bu neşe suni değil,
hâlâ biraz çocukluğum var,
zamanın kirletmediği.
Çok acı Bayan Aysar!
Böyle oturup duymuyor oluşunuz,
içimdeki hatırı sayılır kalabalığa
üçüncü dünya ülkesi muamelesi.
Yeniden ekseriyetin gölgesi düşüyor
güneşi henüz tanımış caddeme.
Öyle çoklar ki Bayan Aysar,
bazen çoğunluğun içerisinde kendimi kaybedeceğimden korkuyorum.
Bu yüzden daha sıkı tutuyorum ellerimi
çünkü toplum, sahte sevgilerin satıldığı bir pazar yeri.
Diyorum ki Bayan Aysar,
dünya topu topu üç kişi
sen,
ben
ve toplumun tek kişilik zihniyeti.
Kayıt Tarihi : 20.12.2020 13:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!