Dünya'nın En Ağır Mesleği-Annelik "Makale"

Aynur Yazıcı
206

ŞİİR


8

TAKİPÇİ

Dünya'nın En Ağır Mesleği-Annelik "Makale"

Çoğumuz birden çok cevabı olduğunu zannettiğimiz bu soruya biraz beyin jimnastiği yaparak cevap bulmaya çalışırız. Dilerseniz biz de çok az da olsa beyin jimnastiği yapalım. Sizi fazla yormayacağım.. Sadece birkaç tahmin.. Zira mesleğin ağırlığı görecelidir diye düşünüyorum. Herkes kendi mabeyninde yaptığı mesleğin çok ağır olduğunu söyleyebilir. Neye göre ağırlık? Beynin çalışma sistemine göre mi, fiziksel harcanan enerjiye göre mi, yoksa işin tehlike oranının yüksekliğine göre mi? Veyahut da çalışmanın sonunda verdiği psikolojik hasarlara göre mi?

Sizler biraz daha gayret gösterip beyin jimnastiğine devam ederseniz sanırım bu ihtimaller artacaktır. Aslında yaşanılan çağa göre de meslekler ağır ya da hafif kategorisine alınabilir. Yani iş yoğunluğuna göre. Toplumun büyük çoğunluğunu sağlıklı insanların oluşturduğu bir yerde doktorluğun çok ağır bir meslek olduğu söylenemez. Asr-ı saadet döneminde bir hekim Ceziret-ül Arab'a gider. Ona denir ki: "Sen burda iş bulamazsın. Biz acıkmadan yemeyiz, doymadan kalkarız". Yine hırsızlık, talan, cinayet vs.’nin çok seyrek görüldüğü bir toplumda bulunan asayiş görevlisinin işinin ağır olduğunu da söyleyemeyiz.

Dünyanın en ağır mesleği nedir diye sorulduğunda ilk aklımıza gelen iki meslek gurubundan dikkati bir başka noktaya çekmek istiyorum. Bütün zamanlarda ağır, ama zamanın şartlarına göre ağırlığının şiddeti artan veya azalan bir meslek... Ağırlık konusunda güncelliğini her zaman muhafaza eden bir meslek... Bu meslek gurubundakiler bilmezler kendilerini... Haberleri bile yoktur yaptıklarının bir meslek olduğundan. Yıllar sonra fark ederler belki de. Ve toplum fark edemez onları. Yaptıklarını... Kendileri de dahil olmak üzere yaptıklarını meslek olarak bile kabul etmezler. Belki fıtratları gereğidir bütün yaptıkları...

Lise yıllarında iken bir gün derste öğretmen bir soru sordu. "İlerde ne olmayı düşünüyorsunuz" diye... Herkes kendince bir meslek söyledi. Hiçbirini hatırlamıyorum bile... Ama bir arkadaş öyle bir şey söylemişti ki, kim bilir belki ben de o zaman sınıftaki diğer kişiler gibi onun esprili söyleyişine gülmüştüm. Komik gelmişti, belki kendi bile farkında değildi. Şimdi ne kadar haklı olduğunu düşündüğüm ve bütün sınıfı kahkahaya boğan o cümle

"Ben büyünce anne olucam"


Gayr-i ihtiyari " sanki annelik meslek midir" diye mizahi bir tavırla gülüşümüz şimdi o söylenenin ne kadar manidar olduğunu yaşatarak öğretiyor. Üzerinden on sekiz yıl geçmesine rağmen tahattur ettiriyor.

Karşı cinsten şahısların “annelik de meslek midir? ” itirazlarını duyar gibi oluyorum. Yaşamayan bilmez, tatmayan, hissetmeyen elbette ki itiraz eder. Sanırım bir de annesini kaybedenler bilir bunu...

İdrakinde olana… Ne gecesi, ne gündüzü, ne kışı, ne yazı, ne tatili, ne dinlenmesi olmayan bir meslek. Menfaatle değil, sadece ve sadece şefkatle beslenen bir meslek. Öyle bir meslek ki ne hastalık bilir, ne yorgunluk, ne üzüntü. Hiç bir mazeret kabul etmeyen bir meslektir bu. Ve bu mesleği hakkıyla yerine getiren için ise unvan hazır: Şefkat Kahramanları.

Keşke bir anne olarak bu yazıyı yazmasaydım. Ama anne olmadan da bunların farkına varamazdım sanırım. Belki de söylenmemesi gerek. Mesleğin hassasiyeti açısından bütün annelerin bunları bilmesi gerektiği kanaatindeyim. Çünkü mesleğin maddi boyuttaki ağırlıkları değil asıl mesele. Asıl mesele manevi boyuttaki ağırlığı. Yani evladının fıtrat üzere kalmasına vesile olabilmektedir asıl zorluk. Her annenin belki yüz belki bin kere idrakine vararak okuması gereken işte şu sözler:

"Risale-i Nur’un en mühim bir esası şefkat olmasından, nisâ taifesi şefkat kahramanları bulunmaları cihetiyle daha ziyade Risale-i Nur’la fıtraten alâkadardırlar. Ve lillâhilhamd bu fıtrî alâkadarlık çok yerlerde hissediliyor. Bu şefkatteki fedakârlık, hakikî bir ihlâsı ve mukabelesiz bir fedakârlık mânâsını ifade ettiğinden, şimdi bu zamanda pek çok ehemmiyeti var.
Evet, bir valide veledini tehlikeden kurtarmak için hiçbir ücret istemeden ruhunu feda etmesi ve hakikî bir ihlâs ile vazife-i fıtriyesi itibarıyla kendini evlâdına kurban etmesi gösteriyor ki, hanımlarda gayet yüksek bir kahramanlık var. Bu kahramanlığın inkişafı ile hem hayat-ı dünyeviyesini, hem hayat-ı ebediyesini onunla kurtarabilir. Fakat bazı fena cereyanlarla, o kuvvetli ve kıymettar seciye inkişaf etmez. Veyahut sû-i istimal edilir. Yüzer nümunelerinden bir küçük numunesi şudur:
O şefkatli valide, çocuğunun hayat-ı dünyeviyede tehlikeye girmemesi, istifade ve fayda görmesi için her fedakârlığı nazara alır, onu öyle terbiye eder. "Oğlum paşa olsun" diye bütün malını verir, hafız mektebinden alır, Avrupa’ya gönderir. Fakat o çocuğun hayat-ı ebediyesi tehlikeye girdiğini düşünmüyor. Ve dünya hapsinden kurtarmaya çalışıyor; Cehennem hapsine düşmemesini nazara almıyor. Fıtrî şefkatin tam zıddı olarak, o mâsum çocuğunu, âhirette şefaatçi olmak lâzım gelirken dâvâcı ediyor. O çocuk, "Niçin benim imanımı takviye etmeden bu helâketime sebebiyet verdin? " diye şekvâ edecek. Dünyada da, terbiye-i İslâmiyeyi tam almadığı için, validesinin harika şefkatinin hakkına karşı lâyıkıyla mukabele edemez, belki de çok kusur eder.
Eğer hakikî şefkat sû-i istimal edilmeyerek, biçare veledini haps-i ebedî olan Cehennemden ve idam-ı ebedî olan dalâlet içinde ölmekten kurtarmaya o şefkat sırrıyla çalışsa, o veledin bütün ettiği hasenâtının bir misli, validesinin defter-i amâline geçeceğinden, validesinin vefatından sonra her vakit hasenatlarıyla ruhuna nurlar yetiştirdiği gibi, âhirette de, değil dâvâcı olmak, bütün ruh u canıyla şefaatçi olup ebedî hayatta ona mübarek bir evlât olur.
Evet, insanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi, onun validesidir. Bu münasebetle, ben kendi şahsımda katî ve daima hissettiğim bu mânâyı beyan ediyorum:
Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zatlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki, en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi, merhum validemden aldığım telkinat ve mânevî derslerdir ki, o dersler fıtratımda, adeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini aynen görüyorum. Demek, bir yaşımdaki fıtratıma ve ruhuma merhum validemin ders ve telkinâtını, şimdi bu seksen yaşımdaki gördüğüm büyük hakikatler içinde birer çekirdek-i esasiye müşahede ediyorum.
Ezcümle: Meslek ve meşrebimin dört esasından en mühimi olan şefkat etmek ve Risale-i Nur’un da en büyük hakikati olan acımak ve merhamet etmeyi, o validemin şefkatli fiil ve halinden ve o mânevî derslerinden aldığımı yakînen görüyorum.
Evet, bu hakikî ihlâs ile hakikî bir fedakârlık taşıyan validelik şefkati sû-i istimal edilip, mâsum çocuğunun elmas hazinesi hükmünde olan âhiretini düşünmeyerek, muvakkat fâni şişeler hükmünde olan dünyaya o çocuğun mâsum yüzünü çevirmek ve bu şekilde ona şefkat göstermek, o şefkati sû-i istimal etmektir.
Evet, kadınların şefkat cihetiyle bu kahramanlıklarını hiçbir ücret ve hiçbir mukabele istemeyerek, hiçbir faide-i şahsiye, hiçbir gösteriş mânâsı olmayarak ruhunu feda ettiklerine, o şefkatin küçücük bir numunesini taşıyan bir tavuğun yavrusunu kurtarmak için arslana saldırması ve ruhunu feda etmesi ispat ediyor.
Şimdi terbiye-i İslâmiyeden ve amâl-i uhreviyeden en kıymetli ve en lüzumlu esas, ihlâstır. Bu çeşit şefkatteki kahramanlıkta o hakikî ihlâs bulunuyor. Eğer bu iki nokta o mübarek taifede inkişafa başlasa, daire-i İslâmiyede pek büyük bir saadete medar olur. Halbuki erkeklerin kahramanlıkları mukabelesiz olamıyor; belki yüz cihette mukabele istiyorlar. Hiç olmazsa şan ve şeref istiyorlar. Fakat maattessüf biçare mübarek taife-i nisâiye, zalim erkeklerinin şerlerinden ve tahakkümlerinden kurtulmak için, başka bir tarzda, zaafiyetten ve aczden gelen başka bir nevide riyâkârlığa giriyorlar." (lem’alar)

Bundan gayri söze ne hacet. Rabbi Rahim bütün anneleri ihlas ile Şefkat Kahramanı eylesin inşaallah. Amin, amin, amin…

Aralık-2010

Aynur Yazıcı
Kayıt Tarihi : 8.5.2016 08:12:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Hayatımızda en manidar izleri bırakan sevgili anneler; tek bir güne sığdırılması mümkün olmayan "anneler gününüz" kutlu olsun...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Filiz Kalkışım Çolak
    Filiz Kalkışım Çolak

    Annelik ne kutsal bir makam ne güzel bir zenginliktir..Dilerim evaltlarınızdan hep yüzünüz gülsün sevgili dost...

    Cevap Yaz
  • Mine Kul
    Mine Kul


    İlgiyle okuduğum ve harika kaleme alınmış bi makaleydi, her günün Annesi olman dileğimle yuvanda sağlık, mutluluk ve huzur eksik olmasın, duyarlı yüreğine sağlık canım sevgiler...

    Cevap Yaz
  • İki Baharın Valsi
    İki Baharın Valsi

    Anneler günün hergün..deliye hergün bayram misali ;))) güzel annem hergün kutlu olsun..inşallah amin kere amin ;)))

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Aynur Yazıcı