Bir sistem kurulmuş. Yollar, şehirler, okullar, camiler o sistemle kudurmuş. Gel de uy... uyacağım elbet. Kurulmuş bir şehrin kudurmuşluğuna kemiklerim ısırılıncaya kadar dayanacağım. Ya da bu şehirden kudurmuş bir köpekten kaçarcasına kaçacağım.
Yarın cuma... Kudurmuş bir şehrin kudurmuş camisine gideceğim ve insanlar salya gibi akacaklar... Isırılacağım yine... Bir başka gün sineması kudurmuş, okulu kudurmuş bu şehir beni ısıracak... Daha başka bir gün kansızlık çekeceğim... Kanımı içecek bu şehir. Dünya bir köpek tası olacak. Besleyecek kudurmuşçasına yaşayan insanları her şehirde ve ben Allah'ım köpek dişine benzer, sivri zekalı insanlardan beni beri tut diyeceğim. Bir bakacağım zincire vurulan benim. Herkes özgür bir şekilde... Herkes güneşi bulmuş sere serpe yatacak... Bu dünya onları barındıracak... Beni de zincirlere vuracak. Dünya bana sen insansın diyecek..
Evliya yanındakiyle evliyadır, eşkıya yanındakiyle eşkıya... Yanındakine kumpas kuran hiçbir şeydir.
Bu şehirde evliya yanındakine tuzak kuracak, eşkıya yanındakine kumpas kuracak... Bu şehirde yaşamak kime ne sağlayacak?
Bu şehirde herkes konuşacak, ama kimse ben insanım demeyecek... Bu şehirde insanlık nasıl sağlanacak?
Dünyada mutlaka bir deniz kenarı bulacağım. Siz tüm sahilleri sahiplenmeye çalışsanız da. Bir martı çığlığı bile yetecek içimdeki duyguyu anlatmaya.
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum