Biz yalnızlaştıkça kendi dünyamızda, oturduğumuz koltuğa kıvrılarak, bir de başımızı omzumuza eğerek, kapılarını kapattığımız odada, garipsetecek bir müziğin eşliğinde, dalıp gideriz geçmişin hüzün seslerine. Ve sadece içimizde hissederiz geçmişin anılarını…
Sessiz ve ıssızlaştığımız anları tekrar tekrar yaşarız…
Biz umutsuzlukların arasından korkarak, irkilerek, ansızın gelecek darbelerin ardında yalpalayarak, tam da her şeyin bittiği anda umutsuzca umudu ararken, yalpalandığımız hayatı var gücümüzle tutmaya çalışan, belki de güçsüz insanlardan biriydik…
En çok beklenmeyenle karşılaştığımızda korkup saklanacağımızda örselenmiş düşüncelerimizle ayakta kalmaya kendimizi mahkûm hissedenlerdendik belki de…
Bir nisan akşamı,serin bir günün,
Şark'ın bu sevimli,güzel köyünün
Cenneti andıran bir akşamıydı.
Sizi ilk balkonda gördüğüm gündü,
Yüzünüz sararmış gibi göründü,
Devamını Oku
Şark'ın bu sevimli,güzel köyünün
Cenneti andıran bir akşamıydı.
Sizi ilk balkonda gördüğüm gündü,
Yüzünüz sararmış gibi göründü,