Gökler ağlıyordu sanki şehitlere,
Erkenden Nusrat’ la başladım ziyarete,
Çimenlik Kalesi’nde gezindim adım adım.
Siperleri, tabyaları dolaştım:
Anzak Koyu’nda birden bire
Edirne’ li Hasan Çavuş çıktı önüme.
Sarıldı ellerime:
“Bizim köyden mi gelirsin? dedi,
Tatlı mıdır yine suyu?
Başaklar büyür mü diz boyu?
Yayılır mı birlikte kurt ile kuzu?
93 yıldan beri varamadım sılaya
Bi şeyler değişti mi, hele bi söyle…”
57. Alay Şehitliği’nde Dimitroyati:
“Kuzum nedir, dedi bu Türk, Rum meselesi,
Kıbrıs’ı, Trakya’ sı, bilmem neresi?
Neyi paylaşamıyorlar sanki?
Yatıyoruz işte burada yıllardan beri,
Koyun koyuna, tıpkı bir kardeş gibi…”
Sargı Yerinde rastladım Sucu Ahmet’e,
Trabzonlu’ydu, yaşı ancak değiyordu onyediye,
Bölüğe su getiriyordu, tüfeği taşıyamaz diye.
O hala su taşıyordu oradakilere.
Yakalanmıştı düşmana bir kere,
Ucuz kurtulmuştu parlak zekası ile…
Kilit bahir’de Ezurum’lu İbrahim kesti yolumu,
“Nişanlımdan haber ver, dedi
Gözleri hala yıldız yıldız parlıyor mu?
Hala bekliyor mu yolumu?
Yoksa gönlü bana kapalı da
Başkalarıyla mı dolu? ”
Conk bayırı’ndaydı Maraşlı Ökkeş,
Boğazın sularından derindi hüznü.
Sanki malum olmuştu anasının ölümü:
“Hasta bırakmıştım, dedi garip anamı,
Haber alamadım uzun zamandır.
Gidip bi öpüp koklasam, gelsem geriye
Acep komutanım ne der, yanlış olur mu? ”
Bomba Sırtı’nda Sivas’ lı Aşık Şinasi,
Elinde sazı, yanıkça sesi:
“Tütmez oldu gayrı baba ocağım,
Yıllar var ki ben sılamdan uzağım,
Bu saçları dört cephede ağarttım,
Kışa döndü gayrı benim baharım.
Harman bitti, hasat bitti gelemem,
Emeğimiz boşa mıdır? bilemem…”
Ankara’ lı Mehmet Anafartalar’da,
Usulca yaklaştı da yanıma,
Eğilip kulağıma, sordu yavaşça:
“Ayşe’ m yüklüydü, dedi ben buraya gelirken,
Acep kız mı, yoksa oğlan mı gelen?
Sakın yanlış anlama hani;
Oğlan olsun ister ki gönlüm,
Şu kahpe düşmanlara inat, dirileyim yeniden
Bir Mehmet ölür cephede,
Bin Mehmet doğar gebe gecelerden…”
Beni uğurlamaya gelip sordular hepsi:
“Bu yurt size emanet deyip de geldik,
Kan akıttık, can verdik, mihnetlere katlandık,
Doğru söyle hele dediler, yüzümüze bak!
Vatan emin ellerde mi, korunuyor mu?
Bayrağımızı düşürmediniz değil mi göklerden?
Ezan sesleri geliyor mu minarelerden?
Ayrıldınız mı yoksa Mustafa Kemal’in izinden?
Hal ve gidişler nasıl yurdumda?
Sanayiden, devrimlerden ne haber?
İnsanlar birbiriyle dalaşıyor mu?
Daha ileri mi gidiyor millet?
Yoksa geri geri sürünüyor mu? ”
Boğazıma bir yumruk düğümleniverdi,
Yutkundum hiçbir şey söyleyemeden.
Bilmem, neler okudular yüzümden?
Gözlerimi kaçırdım soran gözlerinden,
Bir veda öpücüğü gönderdim sadece her birine,
Dualarımla birlikte, KANAYAN YÜREĞİMDEN…
Naime Özeren
21 Mart 2008
Kayıt Tarihi : 20.3.2008 11:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Evet.Çanakkale'deydim.Her biriyle ayrı ayrı dertleştim.Bazıları öyle özeldi ki, işte bu yüzden ne yazdım, ne de söyledim. Okurken hakkını verebilecek bir liseye oratoryo olmak üzere vermeyi düşündüm yazdıktan sonra.Biraz tiyatral olmuş.Kendi eleştirimi kendim yapayım önce.Ama ne yapabilim? Hissettiklerimi yazdım sadece...
Çanakkale Zaferi’nin yıldönümünde, “Çanakkale Geçilmez” sözünü şanlı tarihimize altın harflerle yazan başta Ulu Önder Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere Vatanı uğruna canlarını feda eden, Aziz Şehitlerimizi ve Kahraman Gazilerimizi sevgi, saygı, minnet ve şükran duygularıyla anıyorum. Mekanları cennet olsun....
Duyarlı yüreğinize, emeğinize sağlık Hocam, canı gönülden kutlarım sevgiler...
Ya şimdi? İyice bölündük içten içe... Komşu komşuya, insan insana güvenmez oldu. İşte böyle zamanlar, bir millet için en karanlık ve kötü zamanlardır. Dışarıdan yıkamayanlar, artık içeriden parçalamak için harcıyor emeklerini. Orada koyun koyuna yatan şehitlerimizin de kemikleri sızlıyordur, eminim.
Yüreğine kalemine sağlık Naime öğretmenim. Öyle bir noktadan yakalamışsınız ki şiirde, kutlamamak elde değil. Şair farkı bu olsa gerek.
Bu vesileyle, Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyorum.
Selam ve sevgilerimle.
TÜM YORUMLAR (60)