Dün akşam şehrin kapılarına,
Muhafızlar diktim şehrayinden,
Rüyalarıma ecinniler üşüşmesin diye.
Sonrasında yaşanmamış aşklara kafa tutan,
Boğuk ve bölük-pörçük kara sayfalar…
Sabah esen rüzgârla diplomatik temastaydım.
Şehri bölen ırmak ziyafet soframı süslüyor.
Yeşilin koyunda etekleri ıslak bir yol,
Selamını verip havaya uluyan kirli çakallar.
Düşler ülkesinin garip gezginci dileklerim.
O an, semaya sultan olur seherle birlikte,
Sessizlik içime bakan kırık bir ayna.
Sitemim aşktan öte, aşk içre bir fesleğen.
Zevale ermeyen isyanlar bestelerim.
Nehir iki yakada bir sürdürür hükmünü,
Serçeler gagalarıyla İbrahim’ den su taşır,
Ateşler içinde kavrulan ruhumun anaforuna.
Saadet pınarı göz damarlarıma akarken,
Yalvardım kıymayın köle pazarlarında,
Satışa çıkartılan mekânsız mahkûmlara.
Zaman bize bırakılmış emanet bir tılsım,
Bizse kölelerin mahzun bakışlarına meftun..
Nağmeler nutkumu donduruyor arafta
Geceyi bölen nida, hayalimin bir armonisi
Seni bekler kör kütük sahillerde zamansız,
Tutulmuş ve yanmış aşklar anısına. Ramazan YILDIZ 14/ MAYIS/2006
(SAAT/22.56) Darende
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kâseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta