Benim çocukluğumda eski düğünler bir başka olurdu.Köy yerinde düğün var dendi mi? Millet sel gibi akın akın düğünde heleşenlik görmeye koşardı.Dedikoducu karılar laf ebeliği yapmak için dokuz obayı gezer,obadan obaya ulak gibi söz taşırlardı.Mahalledeki kadınlar ile avrat takımı fıstanı giyer,ayağında şal donu ile başında dastar süslenir püslenir sanki görücüye çıkan kızlar gibi düğün yerine varıp otururdu.Gelinlik çağına gelen genç kızlar ile bıllaları da gözlerine sürme çeker,ellerine kına yakıp iki saat ayna karşısında yanaklarına al süreceğiz diye uğraşırken,anaları oradan bağırır; ’’Hadi gız çabuk olun geç kalacağız ‘’demesine kulak asmadan hala süsleneceğiz diye ölür geçerlerdi.Bazısı da anasına kızar; ’’Tamam ana be! Geliyoz işde.Ne çengireyip duryon? ’’diye analarını burunlarlardı.Genellikle ana kız arasında bu geri söylemeler yüzünden hır gür çıkar kavga olurdu.
Yeni yetme deli oğlanların da bıllalarından geri kalan tarafı olmazdı.Onların saçlarını ıslayıp buzağı yalamış gibi yapmaları,dikleşen saçlarını eliyle bastırıp iki saat uğraşmaları insanı çileden çıkarırdı.Onların bu hallerini geriden izlesen güle güle ölür geçerdin.
Orta yaş gurubu erkeklerin süslenip püslenmeleri ise daha başka olurdu.Başlarına bir Beşkazanın yedi köşeli şapkası,ayaklarında çakşır,bellerinde bir şal kuşak,içine Osman Usta kaması sokulur ayaklarında körüklü Söke çizmesi gacırt gacırt yürürken hallerini bir göreceksin gülerken çatlarsın valla.İhtiyar gartalozları hiç sormayın zaten.Onların havası daha başkadır.Başlarında yine Beşkaza şapkası,sırtlarında dolma tüfekleri,bıyıklarının uçlarını çam akmasıyla sivriltip yukarı doğru koç boynuzu gibi burarken, süründükleri kara kedi misi elli metre ilerden siğgin teke gibi kokardı.
Tabi ki bu düğünlerde yapılan süslenme boşuna değildi.Herkes kendini göstermek için çaba sarfeder,evlenecek kız ile oğlanlar düğünde birbirlerini görüp beğenirlerdi.Oğlan anaları da bu düğünlerde oğluna kız beğenir daha sonra istemeye gidilirdi.Eğer söz kesilirse ardından nişan ile düğün yapılır, gençler evlendirilirdi.Kız verilmezse bazen kızı oğlan kaçırır sonra düğün yapardı.Pusat alınır,düğün hazırlıklarına pazartesi başlanır,davullu-zurnalı-delbekli bir hafta düğün olurdu.Cumadan yük verme,cumartesi kız tarafında kına gecesi,erkek tarafında Arap Hasan oyunu oynanır,güreşler yapılırdı.Pazar gelin alma,pazartesi de gezeleme yapılırdı.
Şimdiki düğünler düğün mü? Bir akşam balo yapıp,orkestra eşliğinde dans ederek yapılan düğünün tadı tuzu olmuyor.Eski düğünler balo gibi bir akşam değil bir hafta sürerdi.Gençler atı eşeği çektiği gibi dağa odun etmeye giderlerdi.Kadınlar yufka açar,saç böreği,hamurlu ekmek yapar,yapılan yufkalardan makarna kıyarlardı.Koca karılar ekmek pişireceğiz diye ocakla saç başında ellerinde döndereç domates gibi kızarırlar,yaprak misali gevrerlerdi.Genç kadınlar sabaha kadar donma dökeceğiz,yaprak saracağız diye ölür geçerlerdi.Bir yandan gelenlere sinilerle yemek verilirken,bir yandan da bulaşıklar yıkanır,düğün telaşından bir o yana bir bu yana koşturmaktan insanların tabanı şişerdi.Davul zurna eşliğinde gelen misafirlerin okuları alınır buyur edilip bir yere oturtulup yemek verilirdi.Hele köy ağası gelince göreceksin şamatayı.Ta karşıda iken silahlar atılır.Düğün sahiplerince ağa karşılanır.Baş köşeye oturtulup izzet ikramda bulunulur,gönlü hoş edilmeye çalışılırdı.Davul zurna ve silah sesleri birbirine karışır,davulcular ağadan bahşiş alacağız diye artık çalgı çalarak hünerlerini gösterirdi.
Akşam olunca şenlik şölen başlar,sipsili sazlı oyun havaları,öbür tarafta davul zurna eşliğinde aheste aheste Muğla Zeybeği yada Fethiye Teke zortlatması oyunu oynanırken,koskoca heriflerin oyunlarını seyretmeye doyamazsın vallahi.Meydana kocaman bir ateş yakılır.Burada yapılan güreşler ile oynanan Arap Hasan oyununu seyretmeye cümle alem gelirdi.Bir erkeğin beline yastık bağlayıp takma sakal takılarak bir elbise giydirilir,elinde kül torbası ile konukların üzerine kül seperdi.Bir erkeğe kadın fistanı giydirilip kadın yapılır.Bir kişinin de yüzü yağlı kara ile boyanarak damat yapılır.Arap Hasan bu kızı kaçırmak için uğraşırken, iki kişiden çul örtülerek yapılan deve onlara saldırır,dede de Arap Hasanın gözüne kül atarak kızının kaçırılmasını önlemeye çalışırdı.Sonuçta kızı Arap Hasan kaçırır ve evlenirler.Bu şekilde Arap Hasan oyunları oynanırdı.Bizler de onlara bakacağız diye ağaçlara çıkar tavuklar gibi tüneşirdik.
Kına gecesi; kız evinde yapılır,delbekler eşliğinde söylenen kına türküleri ile oynanır sonra geline kına yakılırdı.Biz de bazen geline bakacağız diye kadınların arasına karışır,koca karılardan değnek yememek için anamızın eteğine dolanır,gizlice ordan sıvışıp kaçarken bazen çukur düşer sopayı yerdik.Bazen bizi kovalayan karılara kızar taş alama ordan kovalardık.
Eskiden bizim Kargı ile civar köylerde gelin almaya yayan gidilirdi.Güvey evde beklerken,Pazar günü öğleden sonra kız evinden gelin ata bindirilir,güveyin babası atı çekerek damadın evine getirirdi.Hediye almadan gelin attan inmez,yüz görümlüğü almadan da güveye yüzünü açmazdı.Fethiye yöresinde düğünler pazartesi Salı hazırlık,Çarşamba yük verme,Perşembe ev yerleştirme,Cuma ilk eğlence,cumartesi kına,Pazar gelin alma,pazartesi de duvak-gezeleme yapılırdı.
Bazen rahmetli anam bize kendi düğününü anlatır; ’’Ufacık tefecik bi gız çoçuğuydum.Bubam bubana erkenden verdi.Alel acele bi düğün yapıp başıma bi kaç boyalı tavık tüyü takıp bi de üç etek geydirdiler hadi bakalım gelin oldun dediler.Ne yapdığımı ben de bilmeyom oğlum’’der dert yanardı. Şimdiki düğünlere bakıp düğün demeye dokuz şahit ister.Günler gelip geçti.O günler belki mazide kaldı ama mazi olmadan ati yani gelecek olur mu? Şimdiki yapılan düğünler kabak tadı veriyor hani.Ne neşesi var? Ne de düğün havası?
Bu anlattığım şeyler yeni yetme gençlere tuhaf gelebilir ama ben eski düğünlerimizi özledim.Beni tevellütü eski olan kimseler iyi anlar.Gerisi önemli değil.Şimdiki düğünler bana alafıranga yalancı düğünmüş gibi geliyor.Hani bir nevi yasak savmaya benziyor.Ben gelenek ve göreneklerimizi yansıtan tarih ve töre kokan,kültür özelliği olan düğünleri çok seviyorum.Keşke şimdi arada böyle düğünler yapılsa da bizler de özlemimizi gidersek fena mı olurdu sanki?
..
Kuran ile Aynül Cem'de vuslata erilir,
Şeb-i Arus düğün günüdür diyor Mevlana.
Ruh bedenden ayrılır Hak katına varılır,
Şeb-i Arus düğün günüdür diyor Mevlana.
İnsan dediğin varlık bu dünyada fanidir,
Yüce Rabbimiz dünyada her şeye kanidir.
Şeb-i Arus Yüce Hakka kavuşma anıdır,
Şeb-i Arus düğün günüdür diyor Mevlana.
..
Oğuz Obasında ortaya çıkıp,
Yiğitler meydanlarda söz almalı,
Türküler söyleyip halaylar çekip,
Aşıklar ellerine saz almalı.
Şölen yapmak için sahaya çıkıp,
Meydanlara büyük bir ateş yakıp.
Ozanlar Türk'ün tarihine bakıp,
Onlar Dede Korkut'u baz almalı.
..
Mishor köyünde yaşayan Abiy Aga'nın biricik kızını anlatmak zordur,
Kırım içinde dillere destan güzellikteki Arzı’nın pek çok taliplisi vardır.
Kimsede gönlü olmayan Arzı Kız bir gün çeşme başından su taşır,
Yolda komşu köyden Emir Asan adlı yiğit bir delikanlı ile karşılaşır.
Birbirlerine aşık olan iki genç sevgilerini kalplerine oya gibi işlerler,
Köydeki nişan töreninin ardından da düğün hazırlıklarında başlarlar.
Köyde pek sevilmeyen tüccar Ali Baba çeşme başına doğru yürür,
..