DÜĞÜN ŞİİRLERİ

DÜĞÜN ŞİİRLERİ

Kemal Kabcık

"SEVDA YÜKÜ! ." Türküsü Var Musa EROĞLU Efendimizden;
Yükümüzde: Fatih Sultan Mehmed Efendimizi Yaya Bırakmak Mı Var! .
Hatta; Adı bile anılmıyor ki: FATİH SULTAN MEHMED HAN EFENDİMİZİN! .

CHE’ce bir hüküm olacaksa; TÜM BENLİKLER HAZIRDIR HÜKME! .
Fatih Sultan Mehmed Han ise Hükmü veren; GEREKSİZLİKLER! .
“BİZ” diyoruz; “BİZ” kapsamına: Fatih Sultan Mehmed Yok! .
..

Devamını Oku
Muammer Yalçın

Hatırlarmısın amca sen gençken ben çocuktum yatağına yatardım
Bazen sessiz sessiz ıslık çalardın bende taklit ederdim seni
Ben senin düğünün olduğunu bile hatırlıyorum amca
Davulcuların şen ola düğün şen olayı çaldıklarını da
Düğün yemeğinde de kuru fasülye pilav ve ayran vardı
Çünkü hep beraber kaşık çaldığımızı da
Henüz üç yaşındaymışım ama hatırlıyorum amca
..

Devamını Oku
Mehmet Akif Tiryaki

Lacivert Taçlı Gelin
Kartepe beyaz şalını atmış omzuna,
Bürünmüş kalın kürk mantosuna.
Fosforlu sarı yapraklarda bitti artık
Bıraktı yerini kar fırtınasına.
Sapanca dağlarında Geyve bağlarında
Bir beyaz gelinlik,
..

Devamını Oku
Ender Akyüz

Hayat onun kalbini kırdı
Sevdiklerinden ayırdı
Oysa ne umutları vardı
Gerçek babadır ATA ULU bey

Bir oğlu var sevilmek ister
Dili baba yüreği anne der
..

Devamını Oku
İhsan Kaplayan

Domaniç dağlarında yıldız ışılar
Sol yanımdan vuruldum kanım fışılar
Duydular gelmediler zalim komşular

Kıyma Celal kıyma nar tanesiyim
Annemin babamın bir tanesiyim

..

Devamını Oku
Sevda Toşur

Türkü yaktım,Türkiyem’in adına,
Oluk oluk kan akıttım uğruna,
Helal olsun,milletimin şanına,
Ağlamayın, şehit oldum giderim.

Dağlar soğuk,burda günler geçmiyor,
Anam evde benden selam bekliyor,
..

Devamını Oku
Ahmet Kesici

Acıktıkca acıkanlar da durulur
Bir bakışla tıkananlar da kurulur
Kimi cennet, kimi cehennem bulur
Sultanlardan kalma sofradır İstanbul

Yaşasan da İstanbul da yüzlerce yıl,
Görmediğin pek çok güzelliği vardır.
..

Devamını Oku
Cem Hire

Artık çok özlemişti evdekileri.
Çocuklar top oynardı arkadaki sahada,
o da katılmak isterdi oyuna ama,
topu tutmayı bir kez olsun bile becerememişti.
Bazen oyuna girerdi de, çok sürmeden
birkaç tekmeyle tonla küfür yedikten sonra,
bulduğu ilk gölgeye uzanıverirdi çölün sıcağında.
..

Devamını Oku
Turgay Bahtiyar

O siyah beyaz fotoğrafla göz göze gelişinde, bu satırların sahibinin gırtlağımdan öylesine kontrolsüz çıktı ki bu canhıraş “Ah! ’”sesi. Yalnız onun değil, elli yılı aşkın ömür komşuluğu yaptığı Ankara’nın da çığlığı olmalıydı bu. Bir de, çağıldayıp akmış bir yaşam ırmağının…

1950’lerin sonu… Anadolu insanının, turna sürüleri gibi büyük kentlere zorunlu göç zamanları… Daha sıladan ayrılır ayrılmaz başlayan hasret türkülerinin kalabalık kompartıman pencerelerinden uçuşup, karanlık tünellerde yok olan sesi, geride kalan hayatlarıdır biraz da.
Artık, binlerce aile gibi babası, annesi ve onun için ne olduğunu çok da kestiremediği ”asri zamanların” şehir hayatıdır sahnede olan. Bundan sonrasının, onun belleğiyle ve ruhuyla özel bir anlam sözleşmesi var gibi! Kendini kuşatmış olan zamanın buğusu nedeniyle tüm formunu görmekte zorlanacağınız bir şey iken, küçük bir vesile bulunca birden belirginleşen, somutlaşan bir anlam; ama naif ve biraz da sezgisel. Tıpkı bu siyah beyaz fotoğrafın yarattığı etki gibi… Ah Ankara!

1957–58 Yılları… Adının nerden geldiğini hep merak ettiği Madenoğlu sırtlarından belleğine ‘Mıh gibi’ çakılmış bir manzara… Azim Fırını’nın sahibi Salih Amca’nın kiracısı onlar. O, bir oda, bir sofadan ibaret ‘Ev’in önünden Seyranbağları ve bu günkü adı Zafertepe olan yamaçlara bakmaktalar merakla. Ayva, kayısı, muşmula ve badem ağaçlarıyla, ha! Bir de ağzınızda bıraktığı buruk ekşiliği asla unutamadığı sumak ağaçlarıyla bezeli yamaçlarda olağanüstü bir hareket ve ta ona kadar ulaşan müthiş bir uğultu var: feryatlar, ağlamalar, küfürler, polis sirenleri… Anlam vermeye çalışmaktadır, bir yandan bu hengâmeye, diğer yandan da yamaçlardaki kireçle, taşlarla, çalılarla oluşturulmuş çizgilere. Öğrenecektir, onunla birlikte seyre dalmış büyüklerinden biraz sonra, çizgi ve taşların işgal edilmiş hazine arazilerinin ne kadarının onlara ait olduğunu gösteren sınırlar ve kopan kıyametin ise paylaşım kavgası olduğunu. Kentte yeni olmanın ürkekliği mi, beladan kaçma temkini mi bilinmez ama aradan beş yıl geçecek, o gün ve devam eden günlerde sık sık izlemek durumunda kalacakları o araziler üzerinde bir gecede peydahlanmış gecekondulardan birini, babaları önemli bir paraya satın alacaktır.

..

Devamını Oku
Feti Kadıoğlu

Kükredi aslanlar meydana daldı
Düşman ordusuna velvele saldı
Kırıldı kafirler meydanda kaldı
İşte toy düğün kuruldu burada

Küllendi Türklük’ün sönmedi özü
Dedem şehit düştü babamsa gazi
..

Devamını Oku
İhsan Seylan

Bir yaşamı sevmek baharında
Beyazına ses olmak uzun kışında
Belki ısınmak nazlı yazında
Koşuşturmadır hayat sonbaharında

Tekmansın sen kucak ol bize
Tılsımını yolla kültürümüze
..

Devamını Oku
Emir Kaptan

Kuşlar kanat çırpıyor yuvada yeni yavrular
Yayıldı otlaklara analarının yanında körpe kuzular
Ayıracak zalim eller analardan yavruları
Merhametsiz olanın bile buna içi sızlar

Al yazmalı kızlar burnu hızmalı kızlar
Sıra sıra dizilmiş hepsi gelinlik kızlar
..

Devamını Oku
Şükriye Halaçoğlu

son bir defa,
son bir düğün alayında,
son bir alaca karanlığında bu şehrin,
son bir tango daha
bedenime uzak
dokunmadan,
düşlerime uzak.
..

Devamını Oku
Hüseyin Kotan

Ay saklandı buluta, güz geldi evimize
Yelken açtık umuda, güz geldi evimize

Çöktü gurbet içime, gönül sevdi suçu ne
Gelin olmuş cimcim’e, güz geldi evimize

Gönül vurgun yiyince, düğün günü gelince
..

Devamını Oku
Mehmet Uçar 3

Seni el oğluna yazmış yaradan
Yüreğimde açan çiçeğim benim
Düğün günü geldi haydi hazırlan
Ağlama ne olur bebeğim benim

Karşıdan geliyor gelin alayı
Çok dertli çalsınlar davul zurnayı
..

Devamını Oku
Mahmut Cantekin

YÂR

Yâr uçurdu yardan beni yaram var,
Ben kar oldum hep kâr etti karam yâr,
Çattı üç dar dara düştüm naram zar,
Köz düşürdü alev sardı yandım ben…

..

Devamını Oku
Abdullah Odabaş

Hayvanlar bile çıplak değil derisi tüylü,
İbret al bundan şehirli köylü,
Ecdadın müslüman hem asıl soylu,
Ahiri ölüm, ölüm var ölüm,

Düşün Halıkı rızık vereni,
Gizli aşikar her an göreni,
..

Devamını Oku
Nevzat Köksüz

Hemşerim bu tadı yaşayan bilir
Bir başkadır Merzifon’da gördüğün
Bir ilahi tablo ki her mevsimde değişir
Her anı ayrı coşku her günün ayrı düğün

Aralıkta saçakları buz keser
Esen yelle bir türküdür çalınır
..

Devamını Oku
Tolga Bayraktar

Şarabı içmesini bilirsen:
Hatunla edersin aşk meşk
Dostla kurarsın gönülden sohbet
Düğün dernek olur bayram
Gece gösterir hayrını
Aş dönüşür ziyafete
Söz gelir kulağa bülbülle
..

Devamını Oku
Bahattin Hamşioğlu

Özgürlük adımını,
İşte bugün atmışız,
Milletçe hürriyeti,
İşte bugün tatmışız.

Özgürlük milletimin,
En büyük tutkusudur,
..

Devamını Oku