Sağ gözü seyriyen şiirlerde,
hayra yorulmuş çapaksız bekleyişlere
telli duvaklı düğün yapmışlar...
Eni konu törpülenmiş sözcükleri
avansı önceden verilmiş çığırtkanlarla
dizelerin buynuna takı diye takmışlar...
..
Her canlı varlığın bir yüreği var
Her gönülde bir aslan yatar
Aşk bir gün düğün, bir gün cenaze
Kullanma tarihi geçmiş vitamindir umut
Dinmez ER / Çeşme / 2013. 06. 13 /
..
Karanlık,
Bir ışık
Ve kabir işte:
Kimine düğün bayram,
Kimine künde.....
..
“ BİR DÖRTLÜK DUA “
Alabildiğince her günün bayram coşkusuyla geçsin, her günün düğün
Madden manen, hiç bir acı olmasın, hiç bir hüsran, bir an gördüğün
İnsanca güzellikler içinde, saygın sağlıklı, uzun bir ömrün olsun
Nasiple varlık içinde, Refah huzur, mutlulukla hüküm sürdüğün
..
Yılların varacağı an belli,
Kime ızdırap, kimine düğün,
Bir donuş ki; susturur dili,
Hengamede unutulan ölüm.
..
Köyde düğün olunca:
Kızlar gelirdi şehirden
Beyaz tenli, mis kokulu
Rüzgar eserdi şehirden.
Köyde düğün olunca:
Delikanlılar oynardı.
..
Kambersiz düğün oldu kim demiş olmaz diye
Boğazım düğüm düğüm yetmiyor nefes bile
İlk sözlere tanıktım bir ömürdü yolları
En mutlu günlerinde yokluk düşürdü derde
Cenazeler paylaştık düğün nasip olmadı
Bana kızmaz bilirim yine de çok ağladı
..
İlkbaharda yemyeşildi, güzde soldu
Dün geçti yarın yoktu
Doğmamız da bir ağıt, ölümümüz bir düğün
Varsa yoksa yaşıyoruz sadece bugün
..
Zahmette rahmet vardır olgunluk kazandırır
Her sancı bir müjdeci doğum sancısı gibi
Bir musıbet bin ikaz, gafletten uyandırır
Menziline yönelttir serhat hancısı gibi
Hikmeti gören için düğün öncüsü gibi
..
Haini, soysuzu, puştu, dürzüsü,
Millet söylemedi daha son sözü,
Namlular kuş gibi öterler bir gün,
Odur neslimizin düğün türküsü,
Yaşasın ırkımın Turan ülküsü...
8 Ocak 2015
..
geçti yayla zamanı, vay gülüm vay!
geçti düğün alayı, of gülüm vay!
dövme dizlerini, güvey oldu yar
bitti gönül pazarı, vay gülüm vay!
dere tepe gezme, bir pusu var
dökme yaşlarını, eri dönmez yar
..
Unutursam paslanır yüreğimin akışı…
Kılıç su kuşanır bazı
Kesilir alyuvarların alı,
Akar hiç durmadan toprağa düğün
Siyah güllere boyanır gelin.
Eski bir Halfeti asılı herkesin boynunda
Ateşi suya dönüştüren peygamber kılıcı balığa,
..
.
acılarla büyür küçüğüm
küçüğüm ellerinde büyüdüğüm
gülsün yüzün
..
Dedilerki; Eda sayfasını kapatki, başka sayfalar açılsın sana.
Dedimki; Hayat sayfamı kapatmak ölümden beterdir bana.
Dedilerki; Edanın hayaliye uğraşıyorsun, kendini aldatıyorsun.
Dedimki; Onun hayliyle yaşamak, Başkaları ile gülmekten iyidir.
Dedilerki; Vaz geç, kendini kandırma, Eda Huzur vermez sana
..
Ormanda çalışırken yorulduğunda dinlenmek için, en irisinden bir çam bulup sırtını ona yaslardı.”Sırtını yasladığın ağaç senden kalın olmalı, evlat! ..” derdi. Sonra da orman muhafaza memurluğu üniforma aksesuarından olan kasketini çıkartıp dizine birkaç kez vurarak tozunu silkelerdi. Cebinden çıkardığı büyük bez mendille başının terini silerken, kasketin içindeki vesikalık fotoğrafına uzun uzun bakardı. Nasıl bakmasındı ki? Fotoğraftaki Ormancı Yakup henüz 23 yaşında,askerliğini yeni tamamlamış, iri çimen yeşili gözleri, kaytan bıyıkları, dığandaki tereyağ gibi kırışıksız yüzü ile genç kızları peşinden koşturan, Hazreti Yusuf kopyası bir delikanlıydı.
O gün, Ormancı Yakup şiddetli baş ağrısıyla uyandı. Kalkmaya davrandı fakat başaramadı. Evin ahşap tavanı dönüyordu çünkü. Neler olmuştu? Evine nasıl gelmiş, yatağına nasıl yatmıştı? Hiçbir şey anımsayamıyordu. Bir ara“Hatun! ”diye bağırdı. Fakat uykusu oldukça ağır olan Zarife Hanım uyanmamıştı. Saate baktı. 23.30’u gösteriyordu. “Sabaha daha çok var.Şimdi yatıp da sabahı nasıl bulacaksın? ” diye söylendi.Tekrar kalkmayı deneyince karyoladan düştü.Emekleyerek ve acı içinde karyola demirlerine tutunarak ayağa kalkabildi.Sesini biraz daha yükselterek bir daha bağırdı hanımına. Güçlükle yattığı yerden doğrulan Zarife Hanım:” Ne oldu, adam? .Neden kalktın ki? Daha yeni yatmıştık” deyince, gittiği düğünde söylenen bir türkünün sözlerini mırıldanmaya başladı.
'Bal yapmayan arıdan, / Çuval doldurmayan darıdan, / Adamdan sonra kalkan karıdan, / Hayır gelmez, hayır gelmez.'
Bu alaycı türkünün sözlerine çok sinirlenen Zarife Hanım “Eeh! .”diyerek yorganı başına çekti ve tekrar yattı. Ormancı Yakup odadan dışarı çıkarak, soğuk suyla bir güzel başını yıkadı. Bu baş ağrısına bir miktar iyi gelmişti işte. Derin bir oh çekti. Fakat karın bölgesinde yanma ile karışık kaşıntı hissi vardı.Göbeğini açtığında nokta nokta koyu kırmızı lekeler olduğunu görünce telaşlanarak, yatak odasında uyuyan hanımını kaldırdı ve: “Bak hatun şunlara! Nedir ki bu lekeler? ” diye sordu. Zarife hanım ikinci kez uyandırılmanın kızgınlığıyla,”Ben ne bileyim be adam? Her Allah’ın günü zil zurna içersen her musibet gelir başına. Akşam dört kişi zorla getirdi seni. Git doktor Şerif kadına göster, ona sor.”diyerek tekrar yattı. (Şerif kadın tıp eğitimi görmemiştir. Fakat bilimsel olmayan yöntemlerle tedavi yaparak pek çok hastayı iyileştirdiği için kendine doktor diye hitap edilmektedir.) “Bu saatte Şerif kadın rahatsız edilir mi hiç? ” diyen Ormancı Yakup göbeğini açarak tekrar bakar. Fakat hiçbir anlam veremez bu lekelere. Bir ara askıdaki ormancı üniforması ilişir gözüne.Giysileri tamamdır tamam olmasına da, beylik tabancası kılıfında yoktur. Hemen telaşlanarak yatak odasına yönelir. Zarife hanımı yatağından kaldırarak sorar. Zarife Hanım akşam eve tabancasız geldiğini söyleyerek uykusuna kaldığı yerden devam eder.
..
Elbette bir manası vardır her sözümün
Görünce düğün bayramı olur gözümün
Görmediğinde yakar beni narı özümün
Dünyada bir tek odur aynası yüzümün
Odur âlemde nazar boncuğu gözümün
05.12.2003-12.05
..
Samanlık dolu saman
Aman aman efendim aman
Eller düğün ediyor
Bizim düğün ne zaman
Lillari lillari lillari
Gidiyom ben de ben de
..
Samanlıkta kediler
Miyav miyav dediler
İki kedi bir oldu
Sakallıyı yediler
Hop badirik badirik
Yaprağı delik delik
..
'Şeytan tüyüne özgürlük ' diyen sabahın göz kırpışlarıyla,
kocaman bir gülümseyişin gökdelenine
asansörsüz erişiverirsin bir gün...
Çığırtkanlar der ki:
'Çatlak kız 'Murat'ına ermiş...
Hani nerde dernek düğün? '
..
Bir düğün oluyor,
Şu yakın evde,
Daldım birden,
Hayal âlemine,
Damat bendim,
Gelin sendin,
Kim bilir, kim bilir,
..