kelimeler /
piyano tuşları gibi basıyor dilime
bir yanda seni özlemenin bohçası asılı
diğer yanda aşk ağacına bağlanmış
seni sevmenin sazı
uyanırsın /
gurnadan* akan su gibi bir bahar sabahı
güneş yıkar ışıklarıyla yüzünü
gözün / hıderlez yaprağı
gözün / çilek yeşili
gözün / Manisa üzümü
salınırsın hayalden bir geceliği
şiir yapraklarına dönüştürürken
ne kışı içersin / nede baharı
solmaz bir şarap gibidir mehtap ve ay ışığı
ne kadar olacaksan
o kadar olursun kalbimin aşığı
İstanbul’u yazarım
İzmir düşünürüm zeybek misali
aydın geçinirim / tuz basarım sensizliğe
yüz vururum kimsesizliğe
yorgun olurum / durgun akan su gibi
solgun olurum / sonbaharın son gülü gibi
akrobasi de değil / bürokrasi de
engel yoktur sevgi suyu içmeye
anason da çarpar içince / aşkta
bilemedim ne kadar özlediğimi
çerga* üstünde bir motif misali gülüşün /
asılı usumda sanki yer çekimi görünüşün
o ağacın altında mı buluşalım
yoksa o yorganın mı altında
diyemedim
sek sek oynuyor çocuklar
Anadolu da eski kentlerin dar sokaklarında
dudak dudağa seni beklemek iki sokak arasında
sabah keyfi çayımı yudumlamak cam bardakta
ve dudaklarımın izi kalırken solukta
dudaklarının izi / dudaklarımın arasından sarkıyor boşluğa
hüplesem de nefesimle / dilimle ememedim doya doya
seni sevmek ayrı bir tat
seninle sevişmek bambaşka bir tatta
söyleyemeyeceğim /
kırılmasın dikenleri güllerin
yarılmasın ciğerleri bülbüllerin
sakalar konsun dallara
Karadeniz de takalar koşsun hamsinin peşinde koydan koya
ben seni yıldızlar kadar seveceğim
odun keseceğim kışa hazırlık diye
seni seveceğim ömrüme miraslık diye
geceyi gündüze yamayıp
tam gün süreceğim seni kalbimin namlusuna
tetikte üç boğumlu parmak / çektiğinde
sen öleceğim ben diye
ölümü aşkın sırtına koşmak ve eğerlemek
iki dudak arasında kaybolmak sen diye
sen diye hiç kimseye diyememek
ve ölmek sensizliğe
bir atın sırtında gidiyorsam asırların girdabında
sana susadığımdandır
sana yanmak geceden sabaha
sabahı düşlemek seraba
yok saymak zamanı zamansızlığa
vermek sevdanın kurşununu namluya
ve çekmek tetiği /
vurulmak bir aşkın elinden
ve bu / köhne gecekondu bir yaşamın gerçeği
ayı gördüm / yıldıza itibarım yok *
ve itibarım yok kararsızlığa
şu düğün bizim düğündür / oyna kızım oyna*
kurulsun düğün parlamentosu / toplansın meclis salona
kırk yılın çarşambası bir araya gelsin*
kolye gibi sevgi yağsın boyna
düğün bizim / aşk bizim
pireyi gözünden / çakalı dizinden vuralım güzelim*
külden kına olmaz / köz olur yakar dili sevgilim
Kayıt Tarihi : 29.3.2009 02:09:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şiirde kullanılan deyim ve atasözleri açıklamaları;
*(1) ayı gördüm / yıldıza itibarım yok:
en güzelini buldum artık, daha önce beğendiğim şöyle böyle güzellere bakmam
*(2) düğün bizim / oyna kızım:
kendi işimizdir, en büyük çabayı biz göstermeliyiz
*(3) kırk yılın çarşambası bir araya gelmek:
ayrı ayrı zamanlarda yapılacak işlerin bir arada yapılmasını gerektiren bir durum oluşmak
*(4) pireyi gözünden / çakalı dizinden vuralım:
a -) usta bir nişancı olmak
b -) olmayacak şeyleri büyük bir ustalıkla başarabilmek
*gurna: çeşme
*çerga: kilim
Yalçın BAYER 28 Mart 2004
Tarihten dersler
ATATÜRK, çok partili yaşama geçmek üzere Serbest Fırka'yı kurdurmuştu. Tıpkı CHP gibiAtatürk'ün bir eseriydi bu parti. Partinin kurulmasını isteyen, ilkelerini ve amaçlarını belirleyen, parasal destek sağlayan en yakınlarını ve en güvendiği kişileri partinin yönetiminde görevlendiren Atatürk'ün kendisiydi. Ne var ki, parti ancak 3.5 ay yaşayabildi. Yöneticileri partilerini kapatmak zorunda kaldılar.
Başlıca uzmanlık alanı 'Türkiye'nin siyasal gelişmeleri/yaşamı' olan Çetin Yetkin, bugüne kadar 27 kitap yazdı. Bunların arasında en ilginçlerinden sayılan 'Atatürk'ün 'Vatana İhanet'le suçlandığı SCF (Serbest Cumhuriyet Fırkası) Olayı'nı (Otopsi Yayınları; 0212-519 68 48) yeniden düzenleyip yayınladı. Yetkin, 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' Dergisi'nin de genel yayın yönetmeni. Kitapta ‘‘SCF neden kuruldu ve neden kapatıldı? Genellikle öne sürüldüğü gibi 'İrticaya alet' mi oldu? Yoksa halkımızın özgürlük ve demokrasi aşkının bayraktarlığını mı yaptı? '' sorularını belgesel kaynaklara dayanarak değerlendiriyor.Atatürk'ün, bu partinin genel başkanı Fethi Okyar'a yazdığı bir mektupta ‘‘(...) Mennuniyetle tekrar görüyorum ki, laiklik esasında beraberiz. Zaten benim siyasi hayatta bir taraflı olarak daima aradığım ve arayacağım budur'' sözü yer alıyor.
Parti başkanı Fethi Bey'in İzmir'e gidişinde çıkan olaylar Meclis'te değerlendirilirken Dahiliye Vekili Şükrü Kaya şu suçlamalarda bulunuyor:
‘‘(Fethi Bey'in) arkadaşları arasında irtica ile mahkûm olmuş, millete ihanette bulunmuş, hilafet ve saltanat komitalarına girmiş adamlar vardı. (...) Bir anda teşekkül etmiş fırkaya bu suretle devşirme olarak girenlerin tabiidir ki, seciyeleri kadar akıdei siyasileri de (siyasi inançları) muhtelif olacaktı. Elbette bunların içerisinde fevkalade münevverler, en ileri cumhuriyetçiler, komünistler, anarşistler, mürteciler (bulunacaktı) ''
Yetkin kitabının sonunda şu sonuca varıyor:
‘‘Oysa Atatürk bir muhalefet partisinin varlığını 'cumhuriyet esasları'ndan sayıyordu. Ve nasıl olmuştu da Atatürk'ün SCF'ye verdiği desteği sürdürmesi durumunda, onun 'vatana ihanet' etmekle suçlanacağı açıklanabilmişti.''
SANDIK GÖREVİ
BİR okurumuz, bugün sandık başına çeşitli tepkilerle gitmeyeceklere şu deyimi hatırlatıyor:
‘‘Pireyi gözünden, çakalı dizinden vuralım.''
Laik cumhuriyetten yana olanlar, ülkesinin geleceğini düşünenler, özgür iradelerini elbette yerinde kullanacaklardır. Ve bunun bir görev olduğunu unutmayacaklardır.
Yalçın BAYER 28 Mart 2004
![Kibar Tavasav](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/03/29/dugun-parlamentosunda-ask-2.jpg)
ama bir soru takıldı dostlarımı küstürdümmü gibi artık gelmiyorsunuz sayfama.......
selamlarımla.
müzeyyen başkır
Kutluyorum emeğinizi...yüreğinizi..
Anlamıyla, etkisiyle, duygusuyla fevkalade....
Keyifle ve severek okudum.
Tam Puan + Ant.
Sevgilerimle....
Nafi Çelik
NOT: Sevgili şairi, aşağıdaki şiirimle sayfama davet ediyorum. (Sayfa 3, No: 53)
Söyle
Öyle bakma yüzüme
Utanırım
Kanlım olur gözlerin
Sıcaklığın akar enginlere
Yiterim
Açma pencereni
Aydınlığın karışmasın geceme
Saflığın tomurcuk kalsın
Salma kokunu evrene
Kimseler kıskanmasın
Savurma saçlarını
Rüzgar erimesin güneşinde
Yer titremesin ayak sesinden
Gelme böylesi sabahlara
Düşleri değiştirme
Ya al götür gülüşlerini
Ya öldür gün ortasında
Yak evreni aşkım için
Al götür yüreğimi
Sizin ellere
İlle de
Sevdiğini söyle
Nafi Çelik
sevda dediğin böyle yaşanmalı.....tebrikler.
müzeyyen başkır
TÜM YORUMLAR (37)