Oyunlar oynanıyor, Davullar çalıyordu. Girmek için gerdeğe damat hazırlanıyordu.
Nihayet üç gün süren görkemli düğün bitiyor, yeni çiftler nihayet mürüvvete eriyordu.
Sağdıç Bekir sürekli kadirin peşindeydi. Ona bir şeyler demek en güzel dileğiydi.
Damat Kadir’in gözünden yorgunluk akıyordu, anlamsız bir şekilde Bekir’e bakıyordu. Bekir ise gerdeği ona anlatıyordu.
"Öncelikle nafile namazı kılacaksın. Gelinin duvağını usulca açacaksın ve geline bir güzel takılar takacaksın. Sonra mı, dedi Bekir, muzipçe gülümsedi ötesini bilemem onu sen bileceksin.
Anlamsız gözleriyle baktı kadir bekire, Kapıda bekliyordu gelin, damat ha bire. Elinde yaprak vardı bu bekirin anası. Yalayarak yaprağı kapıya yapıştırdı. Sonra yere vurarak kırdı koca cereyi. Elinde bozuk para, sağa sola savurdu, bir yandan zılgıt çalıp sevincini duyurdu.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta