Dokunma sonbaharıma adın aşk senin, çiçekli dallara yakışırsın. Kıpırtılı, renkli ufuklara yakışır gözlerin. Küskün “güz”lerime geç kalan, sevdalı sözlerini salma üzerime... Mahkum olma hesap soran gözlerime, dumanlı yarınlarda bugünü sorma bana sevgili. Geçmişin acılarından hızla kurtul yalvarırım… Saçlarımda gece, gözlerimde denizlerinin mehtabı, yüreğimse paramparça... Ama üzülme, güneş doğar elbet sevda mağduru olsa da yürek.
Bazen öksüz bir martı olur yürek sevdalı bir vapurun gölgesinde. Hiçlik sarılır bağrıma, üşürüm, ulu orta düşersin aklıma. Geçmişe gömdüğün yüreğinle yaşayamazsın günü, sevdayla kandırma kendini, dünü sorma sakın incinirim. Bırak sorgusuz sancılar bende kalsın. Satırlarca yankılansın fırtınalı aşkların bırak, belli mi olur en son satırda sıra bana da gelir sevgili. Sevdaya kanayan yıldızlarıma uzanır ellerin bir gün kim bilir... Şimdilik özlemin yazılsın avuçlarıma, düşlerim savrulsun rüzgarda… Sevmek suç nasılsa, bırak sevgili. Benim olacağın yarınlar gelecektir elbet…
Aşkın ortasından geçip yanmayan var mıdır ben gibi, söyle. Sen, yaşanmayan bir ömür gibi akıp giderken avuçlarımdan… İzlemek peşin sıra düşlerini, yüreğindeki yaşanmış ve bitmemiş sevdalara yenilmek. Kızma sakın yakamadığın aşk ateşime. Hesabı sorulacak kadar işlediğin yüreğimle, mağlubum ben sevdana. Olsun be olsun, yorma sen aşklarını, usta bir yüreğe yenilmek de güzel.
Haklısın deme, sakın hak verme ayrılıkla sızlayan satırlarıma, gücenmesin elvedalar. Yüzüme vuran umutsuz günlerde çaremdin benim, Allah biliyor. Unut gitsin gönül çelen bakışlarımı. Alev alev yanan dudaklarını daya yokluğuma, “ben” olmayan sevdalarını öp ve düşlerine düşür beni inadına.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman