ne oldu susturduk bülbülü…evet ne oldu da kırdık bindiği dalı, bir şeyler olmuş yerle bir edildi yuva edindiği…yaralı cümleler mi dökülecek sayfana, acıyla şerbetlenecek mi dudakların tatlıdan nasibini ne zaman alacaksın…
ne kolay değil mi sırtını dönüp gitmek arkada dağların yıkıldığını bilerek…düşünden mi uyandırdılar seni, oyuncağın olmadı diye mi üzüldün…yok yok sen büyüdün hayat duruşunu olgunlaştırdı, ham meyveyi indirmedin kursağından midene…
yoruldun ve yorgunluğunun ilmiği de kaçtı…sen sokakların içinde kaybolmuş bir şehirsin biri dokunsa ürperiyor nefesin…gizliden dokunduk galiba ağlattık seni, şimdi heryer deniz, sandal gerek sana, sandalın küreği olacak bir yürek…yoksa onu da mı istemiyorsun…bırak gitsin mi diyorsun…
bir merhabanın hesabı yok biliriz, biliriz yangınların da ilaç olduğunu, ama bir şeyler dokunmuş sana anlatamıyorsun meramını…ne yapmalı nerden başlamalı,aslında hiç açmamalı kapanan kapıları ne diye tüketelim içtiğimiz sigara gibi, bizden hasıl olmayan yabancıdır mı diyelim…
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,