İstersen perdeleri ufka ger, yum gözümü
İstersen ateşe ver bir bülbül yuvasını
Senin ayak sesin uyarır gündüzümü
Senin fidanın süsler ızdırap ovasını
Bir tek senin uçurtman doldurur gökyüzümü
Dudağımı adınla ıslattım, duymadın mı?
Seni yine kendime anlattım, duymadın mı?
Bu ne tahammül, ey hiç eskimeyen gönül
Sen misin bir elinde borusu olan melek?
Nerde hani o sana bin sır söyleyen gönül?
Hani seni saklayan binbir odalı felek?
Nerde seninle ‘işte burdayım’ diyen gönül?
Dudağımı adınla ıslattım, duymadın mı?
Seninle bir yürüyüş başlattım, duymadın mı?
Bilir misin gelmeyen bayramları, baharı?
Ya da mektuplarda tükenen sözcükleri...
Tutabilir misin hiç deli-dolu rüzgârı?
Denize taşır mısın bağrımda gölcükleri?
Ya da sonsuza doğru sürüklenen yolları?
Dudağımı adınla ıslattım duymadın mı?
Kalbimi tek seninle aldattım, duymadın mı?
5/10/2003
Zaandam
Kayıt Tarihi : 14.2.2005 18:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!