Zaman oldu, senin emrinden kaçtık,
Bizi, hakkı görenlerden et, Yarab.
Yarab, sana boyun büktük, el açtık,
Cennetine girenlerden et, Yarab.
Ecel şerbetini bir gün içeriz,
Zaman gelir, bu dünyadan göçeriz,
Sırat köprüsünü nasıl geçeriz?
Cennette gül derenlerden et, Yarab.
İnsanoğlu her an adil olmalı,
Hak yolunda eriyerek solmalı,
Yeis değil, içi ümit dolmalı,
İmtihanı verenlerden et, Yarab.
(HAZİRAN 2006)
Sezayi TuğlaKayıt Tarihi : 30.10.2012 14:15:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
KUSURSUZLUK (HATASIZ OLMAK) Zaman zaman kendi kendime soruyorum… “Acaba bu dünyada kusursuzluğun da ilacı var mı” diye. “Hayda…! ! Nereden icap etti şimdi bu? ” Diyebilirsiniz. Çevremize şöyle bir baktığımız zaman, her şeyi, her kişiyi kusurlu ve kabahatli görebiliriz. Sanki kendimiz, ak sütten çıkmış ak kaşığız. Nedense, her şeyi ve herkesi irdeleyen bizler, nedense öz eleştiriye hiçbir zaman yanaşmayız. Birazcık empati yapalım dostlar, ne olur, birazcık empati… Hatırlayabildiğimiz en küçük yaşımızdan başlayarak, içinde bulunduğumuz ana kadar hayatımızı bir sinema şeridi gibi, gözümüzün önünden şöyle bir geçirelim. Ondan sora da insafı elden bırakmayarak, eleştirilerimize yapıcı bir üslupla devam edelim. Amaç, problem olmak değil, problem çözmek olmalı. Karanlığa küfür etmektense, kalkıp bir mum yakmalı. Tekrar başa dönüyorum. Kusursuzluğun ilacı var, ama bunu ne dereceye kadar doğru olarak kullanıyoruz? Kullanmıyoruz, çünkü işimize gelmiyor, nefsimize ters düşüyor. Hepimiz “nalıncı keseri” olduğumuz müddetçe de bu ilacı doğru kullanmamız mümkün değil. Peki, o zaman ne mi yapacağız? Hiçbir zaman nefsimizin yanlış isteklerine pes etmeyeceğiz. Mümkün olduğunca bu ilacı en elverişli şekilde reçeteyi yazan doktorun tavsiyeleri doğrultusunda kullanmaya gayret edeceğiz. Kısacası imtihan ediliyoruz. Bir dersten sınava girecek öğrenciler, imtihan konuları hakkında her türlü çalışma ve hazırlıkları yapmış olsalar dahi, mutlaka sorularla yüzleşirler. “Aferin, hepiniz iyi çalıştınız, imtihana gerek yok” denemez. Ölçme ve değerlendirme neticesinde öğrencilerin dereceleri tespit edilerek sıralamadaki yerleri belirlenmeli. Bu dünyada gününü gün etmeye çalışanlar, vurdumduymazlar, her şeyin kendi menfaatlerine hizmet için verildiğini sananlar olduğu gibi, bu dünyaya ne maksatla geldiğini, sorumluluklarını, hesabının mutlaka görüleceğini bilenler de var. Madalyonun arkasını görmek istemeyenler imtihanı kaybedeceklerdir. Allah’ım bizi imtihanı kazananlardan eyle. Âmin.
![Sezayi Tuğla](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/10/30/dua-689.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!