Doyumsuzluk Ya Da Mutluluk Oyunu Şiiri - ...

Cumali Cumalioğlu
81

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

İnsanoğluna kısa bir yaşam verilmiştir. Bu kısacık yaşamımız boyunca dolu dolu yaşayacağımız en fazla kırk yıldır. Bunun on beş yılını çocuksu duyguların doyumuna ayırırsak geriye birey olarak yaşayabileceğimiz yirmi beş yıl kalır. O yirmi beş yılı bir şekilde tüketip bitiririz. Geriye kalan ömürse yorgunluk ve hastalıklarla geçer.
İnsan ömrü, var olma, birey olma ve yaşam mücadelesi ile mutluluk veya mutsuzlukla geçer. İnsanı birey yapan kendine duyduğu saygıdır. Sonra gördüğü saygıdır. Yani kendisi ile barışık olup dıştan saygı görmektir. Gerisi küçük ayrıntılardır. Birey olabildiğimiz sürece mutluyuzdur. Para pul, ev bark ikinci plandadır. Mutluluk ruhsal doyumdan geçer.
Çocukken sevgi, ilgi beklentisi, büyüyünce yerini aşk ve cinselliğe bırakır. Anne, baba ilgisini aşar, karşı cinsten ilgi, sevgi beklemeye başlarız. Çocuğun çok istediği bisiklette ulaşması o'nu mutlu etse de bu mutluluk geçicidir. Ne kalıcıdır, ne de çocuğun birey olarak gelişimine katkı sağlar. Sadece geçici bir sevinçtir. Bu sevinç, yeni sevinçlerle beslenmediği sürece bitmek zorundadır ve de biter. Ama bir anne sevgisi, baba sevgisi yeni sevgilerle ömür boyu süreklilik gerektirir.
Buna daha ilerde arkadaşlık sevgisi katılır. Artık büyüdük diyelim. Anne, baba, arkadaş sevgileri yetmemeye başlar. Artık bizi doyurmaz. Yetişkin bir insanın beklentileri ve ihtiyaçları da farklılık ve çeşitlilik arz eder. Tabii bu ihtiyaçlar doyumsuzluğun şiddetine göre artar. Sürekli ihtiyaçlarsa, beraberinde sürekli çözüm arayışlarını getirir.
İhtiyaç duyduğumuz şeylerin bazılarına ulaşabilsek bile bazılarına ulaşamayız. Yani bir yanımız sürekli doyumsuz kalır. Bu doyumsuzluk da bizi arayışlara iter. Sürekli arayış içinde oluruz. Sevilme isteği doyuma ulaşmayınca bir yanımızın eksik kaldığını düşünürüz ve eksikliğimizi ilk gördüğümüz komşu kızı veya komşu oğlunda ya da ilk konuştuğumuz sınıf arkadaşının birinde ararız. Bulursak ne iyi!
Bulamazsak bir mutsuzluk burgacına gireriz. Ya da uslu uslu oturup beyaz gelinlikli bir prenses veya beyaz atlı bir prens bekleriz. Sonunda kendimiz veya biri aracılığı ile bekleneni buluruz. Bulduğumuz kişi de bizim gibi arayışları olan biridir. Onun da eksik yanı vardır ve bulduğu kişiyi kaybetmek istemez.
Bu iki taraflı kaybetme korkusu karşıdakine sürekli gönül okşayıcı sözlerle, iltifatlarla ve güzellemelerle birçok gerçeği perdeler. Asıl kişiliğimiz o perde gerisindedir. Perdenin görünen ön yüzünde kaybetme korkusundan kaynaklı maskeli bir yüz vardır.

Tamamını Oku
  • Ayşe Ceyhan Düzgün
    Ayşe Ceyhan Düzgün 21.04.2008 - 19:53

    Her şeyden önce burada bir yürek cesurca açılarak ki bazı hassas cümleleri nedeniyle eleştirilerin gelebileceği göze alarak bir paylaşım sunulmuş ki. İlk önce cesaretinizi kutluyorum. Ben se o hassas ve özel konular üzerinde konuşmayacağım. Kısıtlamadan gönül açarak paylaşımınızı ise taktirle yetineceğim. Belki yaşananlar empati de olabilir , bu da mümkündür . Bir şeyleri yazmak için her zaman yaşamak gerekmez.Örnekleme için verilmiş konunun önemini anlatmak için verilmiş gerçek veya gerçek dışı olaylar da olabilirdi . Anlatılmak istenen hedefine vardığı düşüncesindeyim.
    Birey, aile, toplum bunların mutlulukları tamamen bir birlerine bağlıdır. Hangisinde bir sorun varsa ışık yanmaz. Karanlık içinde de bir yol alınamaz. Sevgi, eğitim, maneviyat, kültürel ve ahlaki değerler, doğru kararlar , anlayış, hoşgörü ve daha saymakla bitmeyecek nice donelere ihtiyaç vardır mutluluklar adına... Önemli olan umutlu olmak, sabırlı olmak, sevgiyle kalmaktır . Öyle çok konuyu ele almışsınız ki bu yazıya ne yazsak söz yetmeyecektir. Akıcı, içten ve severek okuduğum hoş bir paylaşımdı. Kutluyorum. Saygılar.

    Cevap Yaz
  • Mücella Pakdemir
    Mücella Pakdemir 21.04.2008 - 11:50

    İçinde gerçek hayat dersleri veren, bir o kadar da duygusal, etkileyici , ara sıra hüzünlü yani bütünüyle hoş bir yazı. Edebi yönden de nefis. Kaleminize sağlık. Çok beğendim ve tam puanımı veriyorum.

    Cevap Yaz
  • Abdulkadir Azaklı
    Abdulkadir Azaklı 21.04.2008 - 10:23

    Güzel bir yazı dizisi kutlarım .Sevgi ve selamlar

    Cevap Yaz
  • Aycan Deniz
    Aycan Deniz 21.04.2008 - 08:18

    Sonuna kadar ilgi ile okudum.Sanki bir kapandan sesler yükseliyordu.Herşey var metnin içinde..Sanki bardak dolmuş, taşıyor..Herşey alelacele yerlere dökülüyor..Haklı bulduğum ama yer yer hoşuma gitmeyen bölümlerde oldu..
    Eleştirimi kadın değil insan olarak yaptığımın altını çizerek belirtmeliyim...
    Burada çocuğunuz annesinden bahsediyorsunuz..Belliki yıllar geçirmişsiniz ve her ne olursa olsun neden adını telafuz etmekten çekiniyor ve ya oğlumun annesi demiyorsunuz..Onun yerine yabancılaştırarak ''Evin hanımefenedisi'' diyorsunuz..Eşim demeniz yaşadığınız gerçeği değiştirmeyeceği gibi aradaki mesafeyi de ne uzatır ne de kısaltır..Tabi evin hanımefendisi eşiniz ise bu söylediklerim geçerli...
    Ve hanımefendinin o anda yaşadığı kırgınlık,öfke,reddedilme ve belkide asıl önemli olan kendine yaşatılmayan güzel duyguların ve paylaşımların başak birinde yaşanmak istenmesinden ve paylaşılmasında çektiği ıstıraptan kaynaklanan acı ile bu kötü sözcüğü teafuz etmesi bende aaaa ne ayıp tu kaka düşüncesi uyandırmadı...
    Eğer bir insan beraber olduğu insanı kaybetmekten korkmuyorsa o onu zaten çoktan kaybetmiştir..Tabiki çocuğu olduğu için de çocuğunun babasını ya da annesini ve yanında toplumsal manevi ve maddi değerlerini kaybetmek istemiyordur..
    Çocuğunuzun gözyaşı ise siz o evde iken de defalarca akmıştır..Kapıyı çekip gittiğinizde içi yanmış,kanamıştır..Geri dönmüşsünüz yani geride bıraktığınız enkazın üstüne...Neden geri döndünüz..Gerçekten çocuk için mi ya da nereye gideceğinize karar veremediğiniz için mi...

    Belki bana kızacaksınız ama biz insanlar hassas noktalarda hemen çocuklarımıza sarılırız..Ben inanamıyorum ki ne bir erkek ne de bir kadın sırf çocuğu için eve dönsün evde kalsın..İçinden mutlaka kendine dair yollar geçiyordur..Çünkü ayrılıklarda da düzeyli seviyeli ,paylaşımcı, geçmişi unutmadan, sevgi dolu olabiliyorsak inanın çocuklar beraberlkte olduğundan daha fazla ağlayıp tedirgin olmazlar...

    Aslında güzel bir yazı..Dediğim gibi içinde herşey var,Sevgi, aşk, tükeniş,çocuk, kapitalizm, sömürü ezilen halklar..
    Bu yazıya tek tek irdelendiğinde uzun uzun paylaşımlarda bulunuluru ve hep laf lafı açar..Keyifli olur..

    Emeğinize saygılarımla

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 14 tane yorum bulunmakta