Tarla
Siması bizimsi bizimsi durmalı,
Kurtuluşta ocak, yedi avcısız vurmalı,
İki kapının aslan figürü,
Kükreyen tarihin açıktan gürü,
Düştüğüm düzlüklerde ovası çukur,
Nadide tarihini başucumda okur,
Derin duygularda coğrafyası Çukurova,
Sönmeyen inci yıldızında nova,
Buğday, arpa, pirinç, mısır…
Tırşik, Çakırdaklı, Toğga, Kısır…
Tarlaların söz vermiş sınırı,
Pamuğu, dikenli tellere aykırı,
Başak
Bağdaş, Almacık, Fenk’i… yayla,
Üzerime yüksek düşen sonsuz payla,
Yaylası oğlunda Maksut,
Çiçek, böcek ve kuşlarıyla mesut,
Toprağa gömülmüş güzeli yerinde fıstık,
Başını koyduğun saklı yastık,
Çelebi, seyrinde ismi Kınık,
Tarihe eşsiz rüzgârı tanık,
Başı dönmeyen etrafı değirmen,
Öğüdünün savrulan saçları gür çokgen,
Başaklar ayıklandı kılçıktan,
Tutuldu umutlar tek tek açıktan,
Un
Akdeniz’in dağdağası Toros,
Nurunun zevkinde huzmeli Amanos,
İster Amanos, ister Kâfir, İster Gâvur,
Eteklerini rüzgârının dalgasında savur,
Dağ dağa kavuşmaz rivayetinde,
İnsan insana kavuşur nihayetinde,
Koklaşır dağların zengin faunası,
Kokarca, Porsuk, Gelincik… Evin de kınası,
Tükenmez nesli, ürkmeyen Karaca,
Dağların duman duman baca,
Ayıklamalarında içli elek,
Uçmalarının meseli yelek,
Tuz
Bahçe’ler sepeti İremin de burcu burcu toplanmakta,
Bodur elmalar gönül almakta,
Korkuluk bekletir başında Bahçe,
Evecen, Hazaren, Çomça… Sayısız lehçe,
Turp gibi ayakta Kadirli,
Üretilen malın da yerli,
Toğga içen ağacın kaşık,
Here heçe ilanı âşık,
Babası ballı Yarpuz,
Dil dibeğin her dilimi karpuz,
Karatepe kök ilmeğinde deseni kilim,
Tadı tuzu divana serilmiş dilim,
Su
Burçları ve tarihi Çardak,
Akmayan, dolan tam bardak,
Haruniye’nin ilkinde Hitit’i Düziçi,
Soğumaz kaplıcası içi,
En yüksek debilerde Berke,
Güle güle hazır aydınlıklar terke,
Deliksiz kulaklara küpe Hasanbeyli,
Ağacın meyvesi kirazı leyli,
Akmayan dillerde çağlar Kesiksuyu,
Alabalık tutulmaz sözlere kuyu,
Şiirin gemisi Kentine Korsan,
Dağların anasını kendine sorsan,
Maya
Geçit verir her zorluğa Belen,
Dağların sıra sıra ününde selen,
Satır araları, kesilmez sözün bileyesi bıçak,
İnce sesin meşkûr soluğu kaçak,
Mezar Mağaralarında Çan Çan,
Saklı ruhları karanlığa uçan,
Bilgi ve erdem de Yaşar Hemetiye,
Heykel üstüne memleketi ince methiye,
Koşmalarının hızında Düldül,
Başı semaya değen dağların bülbül,
Ekmek atlı sen yaya,
Evlatların Karacaoğlan ve Dadaloğlu şiire maya,
Hamur
Sancağın dalgası Cebelibereket,
Topladığım Bahçe’ler hep buket,
Sumbas adında düven,
Biberi kırmızı renge güven,
Halebî, Serçe, Menevşe, Şirvani…
Ritim tutturur halkiyatında içli mani,
Seramiğin ısınan taşı leçe,
Serilen Tüysüz’e keçe,
Buğdayın sivri ucunda dilcik,
Ala, Ağcabey… Duasında incik,
Zorkun’un kırmızı çamuru,
Ak eller yoğurur tabiat hamuru,
Kara Fırın
Turnalarını kondursam telli,
Kılavuzu örgüsü dantelli,
Atın da Babaoğlan süvari,
Giyinmiş vadisinde entari,
Dağlarından ses diri döner,
Yüreklere sızan afsunu öner,
Metreler buyunca Tanrısı Fırtına,
Çıkmalı kalpleri en üst katına,
Uzun karanlıkların tüneli demiryolu,
Ağlar, ayrılık bırakır kolu,
Doyumluk şiirin buğday rengi,
Çeşnisinde pişen ekmek dengi,
Ekmek
Dağların gözünde kavuşmasız silsilesi,
Buğdayın kırılan kalbinde bulgurun sesi,
Parmağımdan çıkar nişanlı halkası,
Aklımdan çıkmayan yüzük çorbası,
Çakılan tarihe asılmış Finike,
Aslantaş Müzesi içimden kopan bir tike,
Akşamın şerri sabahın hayrı,
Güneş batınca durulur gayrı,
Seksen kapının ipini çekmeli,
Osmaniye şairin pür saygılı eli,
Dilimden dökülen Şarlak, ekmeği kırıntı,
Şiire bölünmüş emeği kalıntı,
Kayıt Tarihi : 2.5.2007 00:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Osmaniye Ekmek Ödüllü Geleneksel Şiir Yarışmasında bu şiirim ile, ‘’A. Neşet Dinçer Anısına’’ özel ödülü kazandım.
Herkesin şiir tekniği kendinden sorulur...
.
Biz şiir bilmeyiz;zaten şair de değiliz...
.
1 Zartaboz dostumuz vaktiyle derdi ki;
-''Yazım tekniği ya da mevzuya bakış felsefesi her ne olursa olsun,
emek verilmiş her bir kıssa(zarta:şiir) te-bri-ke şayandır ah Vesairim''...
.
Şiirlerinize çok emek vermişsiniz;belli...
Tebrikler Bacım...
.
Vesselam
TÜM YORUMLAR (2)