DOYULMAMIŞ HAYAT
Yazar Nail Türkmen anısına
İnsanın ruhsal gıdası olan doğanın on dört çeşit yeşile can verdiği oylumlardayım. Çukurova’nın cömert doğası gelinliğini giymiş. Ilgım ılgım esen yumuşak Akdeniz melteminin kokusu içime doluyor.
Bu gün yine dolunayın on beşi, pırıl pırıl bir gece. Geceyi yıkayan ay Cebenur’un üzerinden bu yüze sarkmış, yalnızlığını büyüten kara dutun ve zanzalak ağacının salkım salkım duran dalları arasından kır çiçekleriyle bezeli ovaya inecekmiş gibi bakıyor. Ay vakti, ipek dokulu saten bir elbise gibi dururken, bahar su olmuş akıyor inceden inceden içimize.
Onu ilk kez görüşüm, geçen dolunaylı ayın on dördü veya on beşiydi. Yaprakları insan tenini asit gibi yakan incir ağacının dalları arasından izlemiştim. Sanırım aramızda on beş yirmi metre mesafe vardı. Uzun boyu, ak sakalı ve ağır aksak eski bir traktör gibi yürüyüşü, onu oldukça yaşlı gibi gösteriyordu.
Andıkça
Ne zaman seni düşünsem içim ürperir,