Fark etmez! ....
Bir şey olsun ya emzik ya tünelde şimendifer.
Fark etmez…
Bir şey! ..
O bir şey olsun yeter.
Ama o bir şey değil.
Yani o, bir şey değil.
Yani, tek şey değil.
Herkese mal edilir ya, pof.
-
Bazen taşıyor içim dışıma, ben bile anlayamıyorum.
Sokakta kolay enselemesi kötücül gider durumları
ve bir bazen; kuşanılması çoğunca, sürü maske …
Ama samimi olduğunla, bazen sanıyorsun açılacağım;
başını almış gitmiş, bizzat kendin gitmişsin.
Ve hatta bir sefer olmuştum böyle, bir dostluktan
ve hatta bundan, o dediğinde şaşırmıştım, kendinde:
“Vermeyene değer, sen de değer verme” gibi bir kesme
:’Ne de basit algılanıyor olaylar’ diye geçirmiştim.
Bir ece, yine heyecanlıydım; o dostluğu bitirmek
Zorunda kalmıştım –ortada ben, ve yine yitirmek.
Ama tecrübeli olunca insan, olabilecek de anlayışlı
sonrası, ki aklı zekası’ndaysa bir de; işlek,
duygular oluyor ama varsa duygu.. bir insanda ki
var, öyle bir kâr: Anlıyor, üzülse de, ayrımsıyor ve
umut vaat ediyor. Güç verircesine, kaya çatlaklarından
tabi sıhhatin; Sesleniyor arasından geceleri bile
lodos ağaçlarının. Bunu bilen diğer dost ayakta,
’kalkamam’ bile demiyor; Çünkü bilirsin aşkım
ve sen; dost, dinlenmek n’bilmiyor. Bazı sözler
kendine edilir ve onlar kimseye yön değildir; o kişiler ki
edilmemiş bu lafları zaten hak etmemişlerdir:
Bazı sözler bilerek başkasına denir ki -bilinir;
o ayna değildir, öz be öz sensindir- bazen,
kıvrımları şuursuz içi beynin, benliği nöronların …
Yaşar giderler de kimseyi eleştirmediklerini kastederler.
Halbuki hiçbir anlarında yaşamlarının, yadetmemişlerdir –
kütüphane dolusu ansiklopediler arası gül kuruları
- düşünmemiş olduklarını. Zeki görünmeyi zeki olmaya,
duygululuğa öyle görünmeyi pas ekence; tercih ederler.
‘En kötüsünden bir gömlek üstünde’ yeğce de gözükse;
turşu kurmaktadırlar da bihaber, bu örgü kuran’lar..
en mutlu organizmalarda. Her şey karışabilir gibi bir yaşam,
hayat içimize ve nüvemiz zaman taşımayan bir dış’a;
İnsanların davranışları biri birine bu kadar benzediğinde
ama göz görür, yaltaklandığında da. Bu yüzden de;
sırıtsa şiirler, hepsi devamı birbirlerinin de: ayrıdır başlı
baş(lar) ına -öpüşler alnına,yüreğine ninniler, kucağın beşik
–ama yemin bozmamak için: ve her ayrı kişilik
bir şairde tümlenir -yeniden ve aynı- sevdiğiyle ve
gönlü bilip tüketmediği yüreğinin, değer verdikleriyle.
*
Sıcağın ahengiyle coşa gelen bir doğan, alışabilir
mi ılıman iklimlerine -sadece monoton küfsü yalan
- dürüstlüğün? Öyle bir gerçek olmayan var ki
yeryüzünde, ediyor talan; sanki önce durdurmak onu,
ve akıl başa getirmeli, güneş açtırmalı, riya neşretmeyen
döngüsüne mevsimlerin, dürüst şekliyle yerleşik
olmak adapte!
Bazı, söz söver;
duramaz o iğreti dikit sövüşün döküt arkasında.
İse, söver ve durur bazısı; berisinde, önünde:İkisi de,
en lanet ki, anlayış ki almalı kendini hak etmiş bir tanıdıktan,
arkası güçlüyken. (Devlet mi? hiç sanmam ona; hiç
sanmam ona! Bu lanetler yokken bile hayat ağır
gelebilir bazen!
Ve saçmalayabilir insan, anasoşhaş çerez-
uskumru-çiroz; kuru, kupkuru.. akislerinden
sofrada ki, bile ah olsa o …(Gecelerin, devrilen
gelmeyen sebepleriyle kendinden Ve ah, inandırmak
olsa, bir ses marşa bassa debriyajdan sonra)
Oynaş –‘taşacak mı, taşmayacak mı? ’; zırvalıyor
(pek, uzuv uçan, tok; Nazca’ya konacak!)
çok gece, uzaklara …
*-
Hamlet’inle yeni dünyalar yarattın*; kafası kesik
borazancıbaşı, mağrada Macbeth’in; (her bir parçası
et dirhemlerinin dağıtılmış gibi ölimpik –spor- mızrak
toplu iğne emzik başlarına tarihten engizisyonun geçit
törenli mehteran-bir-bölüğü’ne) Yükselişe geçenleri
indirdi vernik-yer’e.. Ölü doğrulup ‘pek de görülmez
ikiz-kaş-çizgileri baş alnı’nın çatıştırılmadan Bitiştirip
yere düşmüş cansız, kör giyotindekini.. (Marié
Antoinette mi? –Marie! mari mari irem marii- oyun
oynayan ama o, kız-küçük çocuğuna bakıyor sallanan
sedirinde Versailles bahçelerinin, üzerince çimi
yeşil-açık …
Petit Trianon ve zaman göz odaları)
daim her tecelli lanet, dönüp bakmadın …
Yani, ila ölüm. *
Bunlar için değmez, duy beni sen Good Year!
Bunun için değmez; duy beni, anlamayanlar Pirelelli! !
Onlar kim? Daleklerle mücadelesinde Dr. Kim:
Görünmüyorlar. Bu dünyadan değiller.
Kayıt Tarihi : 13.9.2005 10:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
denize kavuşmak istiyorsan yolu kendin bulacaksın...
denizler değilse meramın derine gideceksin...
önemli olan su gibi olmak ya da kalabilmek...
ya boğarsın ya da berekete verirsin...
ya temizlersin ya da yürürsün bitkilerde...ya da karışırsın,kurutarak kendini olursun balçık...
berrak akmak en iyisi...
sevgilerle...
saol sevgili Özgen
uskumru-çiroz; kuru, kupkuru.. akislerinden
sofrada ki, bile ah olsa o …(Gecelerin, devrilen
gelmeyen sebepleriyle kendinden Ve ah, inandırmak
olsa, bir ses marşa bassa debriyajdan sonra)
Oynaş –‘taşacak mı, taşmayacak mı? ’; zırvalıyor
(pek, uzuv uçan, tok; Nazca’ya konacak!)
çok gece, uzaklara … //
Bir hayata bir kelime sığdıramamanın bilgeliğini seviyorum Akın..
Tebrikler
TÜM YORUMLAR (4)