Düşümde yürürken, ıssız deniz kenarında,
Gümüşten taşlar vardı kumların arasında.
Taşların çoğu, parlıyordu ay ışığında,
Bazıları soluktu kaybolmuştu kenarda...
Sonra küçük bir kız gördüm uzaklardan gelen,
O da yolunu kaybetmişti muhtemelen.
Eğilip bir taş aldı fırlattı aniden,
Ve sonra; bitti taşlar kayıp gitti elinden...
O küçük kız tek bir taşı cebine sakladı,
Onunla yavaşça uzaklaşmaya başladı.
İşte dostluk, kendine sakladığını "taş"ındı,
Parlamıyordu belki ama tertemiz, saftı...
'Tükenmezle' yazılan yazı gibidir dostlar,
Silinmezler asla, kalbimize kazınırlar.
Ve biraz da kaygan bir sabun gibidir dostlar,
Ayağını kaydırırlar; gerçek olmayanlar...
Kalbi olan herkes; bir dosta ihtiyaç duyar,
Taş kalpsizdir ama onu da bir yosun sarar.
Ve taş, yosunun sevgisiyle dostluğu anlar,
Ayrı bedenlerdeki aynı ruhtur onlar...
14'lü hece ölçüsü kullanılmıştır.
Yasemin Tuğba Algın
Kayıt Tarihi : 4.11.2017 14:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!