Sosyal münâsebetler mantalitesinde; dost olmak ve dost kalmak kadar,güzel bir şevk yoktur sanırım.
Kimi dostluklar vardır; buz üstüne yazı yazmak gibidir,gelip/geçicidir.
Kimi dostluklar vardır; menfaate dayalı,çürük tespih ipliğine benzer ve hafif bir zorlamada kopar kendiliğinden.
Kimi dostluklar vardır; hasbîdir,”Allah içindir” kadimdir,kalıcıdır. Öyle çabuk parlayan, çabuk sönen cinsten değildir. Tasada ve kıvançta,düşmede ve kalkmada,varlıkta ve yoklukta kısaca; iyi ve kötü günde birlik olmayı,birlikte ağlamayı ve birlikte gülmeyi gerektiren dostluklar! .
Gâliba bunlar biraz günümüzün ötesinde ve eskilerde kaldı.Bir bakıyorsun,iki kişi arasında sarsılmaz gözüken çelik gibi dostluklar; sudan bahanelerle yerini küslüğe,gevşekliğe ve karşılıklı unutmaya/unutulmaya bırakmıştır.
Hani o baba/dedelerimizin zamanındaki dostluklar! . “Kardeş” gibi desem,kardeşlik ne ki! . Bir asker arkadaşlığı,bir gurbet arkadaşlığı ve bir yol arkadaşlığı; ölünceye kadar hükmünü, hatırını sürdüren,can bağına dayalı hasletler içeriyordu.Sadeydi,samimiydi,marazsızdı.
Hatırlıyorum da,dedemin bir dostu/arkadaşı geldiğinde; görülmedik bir tâzimle,sevinçle günlerce ağırlanır,yolcu edilirken de “hicran” yaşanırdı. Veya tekrar gelmesi dört gözle beklenirdi.
Şimdi böylesi “haslet”ler,siyah-beyaz fotoğraflar gibi,zihin çerçevemizde saklı vaziyette. Belki bizden birkaç kuşak sonra gelenler,böyle bir “nostalji”yi lüzumsuz addederek, o çerçeveyi oradan indireceklerdir.
Geçmiş yıllarda babadan ve anneden her iki dedem; çok samimi iki arkadaşmış. Babadan dedem,annemi istemeye gittiklerinde öbür dedemi evde bulamamışlar. Yol ve yolculuk hayli yorucu. Şimdiki şekliyle ulaşım ve iletişim vasıtaları yok. Bir daha gelmek ise,oldukça zor.
Babadan dedem, “bellik” denen,o kız isteme veya nişanlama gereksinimi olan takıyı cebinden çıkartarak,kordela ile soba borusuna bağlıyor ve diyor ki: “Ben gelinliğime nişanımı taktım gidiyorum. Eve gelince arkadaşıma söyleyin,bu takıyı borudan çıkarıp,kızın boynuna taksın”
Öbür dedem,annemle eve dönünce olayı anlatıyorlar. Arkadaşına duyduğu tâzim ve muhabbetten dolayı,kordelayı soba borusundan çözerek annemin boynuna takıyor.
“Şimdi buda olacak iş mi? ! ” diyenler,çıkacaktır elbette. Lâkin o zamanın,kız alıp/vermedeki görücü usûlü ve konjönktürü dahilinde,soba borusuna “bellik” bağlama esprisi; olsa olsa dostluğa dayalı bir vakıadır. Başka ne düşünülür ki! ..
Bu cümleden neşet,çocukluğumuzda tanıklığımıza yönelik,bir hadise anlatacağım.
Yine söz konusu dedemin,gümüş işlemeli küçük bir el sandığı vardı ve çok kıymetli eşyalarını onun içerisine koyardı. Mümkün mü ki,ona kimse dokunsun! . Gürleyerek ödümüzü koparırdı. Aynı zamanda kendisinin,komşu köyde oturan fakat,bizden bir hayli büyük olan bir arkadaşının oğlu,sıkça evimize gelir/giderdi.
Haşarıydı,ele/avuca sığmazdı ve her şeyi devirir,dökerdi. Nihâyet dedemin gözü gibi koruduğu minyatür sandığını da yere çalıp kırmayı başardı. Ninem rahmetli, “eyvah! . Şimdi koca herif gelirse ben ne yaparım! ..” diye,korkuyordu.
Dedem eve geldiğinde olay aktarıldı. Herkes,pür-dikkat göstereceği tepkiyi ölçmeye çalışırken o, “Allah verede İbrahim’e acı bir laf söylemiş olmayasınız! . Çünkü o,bana arkadaşımın emanetidir. Canı sağolsun! ” dedi.
Eğer,hâne halkından birimiz,bu suçu işlemiş olsaydık,yandığımızın resmiydi.İşte dostluğa verilen değer,dedemin davranışında şekilleniyordu! ..
Ve eski dostluklar böyleydi! .
Vakit Gazetesi (arşiv)
e-meil: [email protected]
Kayıt Tarihi : 24.12.2006 17:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Makam: Rast
Usûl : Semâi
Beste: Gültekin Çeki
Güfte: Hayri Mumcu
Unutulmuş birer birer
Eski dostlar, eski dostlar
Ne bir selâm, ne bir haber
Eski dostlar, eski dostlar
Hayâl meyâl düşler gibi
Uçup giden kuşlar gibi
Yosun tutan taşlar gibi
Eski dostlar, eski dostlar
Unutulmuş isimlerde
Bilinmez ki nasıl, nerde
Şimdi yalnız resimlerde
Eski dostlar, eski dostlar
Şu engin gönlüme dost bulamadım
Nicesine canım kurban eyledim
Varıp oturacak post bulamadım.
güzel bir paylaşımdı üstadım...saygılarımı iletirim...
selam ve dua ile...
TÜM YORUMLAR (5)