Bir anda uykudan uyanır
Aklına olmadık şeyler takılır
Hatıralar olanca masumiyeti ve sadeliğiyle karşında durur.
Elini uzatırsın Onu yakalamak için
Fakat netameyle uzanan el
Nedametle boşluğa bırakılır.
Bir fetret, bir kesret sarar bedenini
Aklına takılanlar teker teker kaybolup gider
Sadece sen olarak kalırsın ortada
Ve hiçbir el sırtını sıvazlamaz
Bir yalnızlık armonisi dinlersin
Anlarsın ki, ağlamak kurtuluştur.
Ağlamak isyandır
İsyan kurtuluştur
Bir nöbetçi çavuşu gibi ellerini arkana koyup
Görev yerlerini kontrol edersin
Bakarsın ki nöbetler tutulmuyor
Mahfiller terkedilmiş
Yerlerinde yel türküleri telleniyordur.
Bağırmak gelir içinden
Fakat müstamel bakışla dizlerinin üstüne çökersin
Düşünürsün “Yürek adamları” nerede? diye
Bir avuç ıslak toprağı eline alır, onu sıkarsın
Bir şekil verirsin toprağa,
Parmaklarını sayarsın.
Sonra bir at pisliği gibi yere vurursun.
Yine de ağlarsın
Ağlamak kurtuluştur
Ağlamak isyandır
İsyan kurtuluştur diye
Ağlamak oya gibi ideallerin etrafına işlenir
Ağlaşırız hep oyalar işleriz
Bir pişmanlık rüzgarı eser
Süregelen durağanlığa inat edercesine.
Bir çok şeyi peşinden sürüklemek ister.
Ama anlarsın ki, sürüklenenler sadece hisleriyle hareket edenler olur.
Geri kalanlar yemyeşil vahalarda gün tutarlar.
Toprağı tokatlarsın, ağaçları tekmelersin.
“Yürek Adamı” kavramı aklından çıkmaz.
Küfretmek istersin ama inancın alı kor seni.
İnancın gölgesinde bir başkaldırıdır bu uğraşım.
Kayıt Tarihi : 24.2.2007 00:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!