Miladi takvim kadar eskidir tanışıklığımız. Sormayın hiç kimseler bilmez yitik bir ülkenin iki kahramanlarıyız. Adlarımız tarih sayfalarında virgül gölgesi, Noktaları sildik zihinlerimizden…
Sevgiyi paylaşmak kadar değerliymiş, sessizliği de paylaşmak öğrendik.
Hırçın yıllar törpüledi yıllarımızı, direndik ayrı düşmedik. Yağmur yağdı üstümüze ıslandık, sarıldık arkadaşlığımıza.Beraber üşümekte güzelmiş tadını sindirdik içimize.
Yelkensiz, küreksiz çıktık açık denizlere, yürek isterdi sonsuzculuğu göğüslemek biz başardık.
Sen;
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Kutlarim kaleminizi severek okudum kaleminizin rengi solmasin saygilar ***Tam Puan*** izninizle gurubuma goturuyorum siirlerinizi
Kutlarim kaleminizi severek okudum kaleminizin rengi solmasin saygilar ***Tam Puan*** izninizle gurubuma goturuyorum siirlerinizi
Kıskanasım geldi arkadaşınızı...
Sevgiyle Neşe
Tam puanımla tebrikler ) )
Gökmen Yılmaz ERDEM
Harika bir çalışma. Kutluyorum. Reşat Karabağ
yüreğinize sağlık neşe hanım
Miladi takvim kadar eskidir tanışıklığımız. Sormayın hiç kimseler bilmez yitik bir ülkenin iki kahramanlarıyız. Adlarımız tarih sayfalarında virgül gölgesi, Noktaları sildik zihinlerimizden…
Sevgiyi paylaşmak kadar değerliymiş, sessizliği de paylaşmak öğrendik.
Hırçın yıllar törpüledi yıllarımızı, direndik ayrı düşmedik. Yağmur yağdı üstümüze ıslandık, sarıldık arkadaşlığımıza.Beraber üşümekte güzelmiş tadını sindirdik içimize.
Yelkensiz, küreksiz çıktık açık denizlere, yürek isterdi sonsuzculuğu göğüslemek biz başardık.
Sen;
Kolay değildir kız kulesini yüreğine sığdırmak başardın. Parmaklarını değdirdiğinde galata kulesine haşmetinden eğildi öptü gölgeni / İstanbul’u özlerim sen içinde olduğundan mı, yoksa İstanbul gözbebeklerinde doğduğundan mı?
Sen;
Dört tarafı mavi özgürlüğü kucaklayan, gülüşü güneşin sıcaklığını utandıran.
Tükettik göz yaşlarımızı, aştık tüm sınırları bitti hüzünlü yıllar ser gölgeni sonsuzluğun mabedine mutluluk kapı eşinde nöbette.
Çok şey öğrendim senden ey dost! ... karşılıksız sevebilmeyi, düşene sırt dönmemeyi,
Ruhumu duvarlara çarpa çarpa öğrettin “sen” her şeyi, Olduğu gibi kabul etmeyi bir senden gördüm benimsedim. Senden bana gelen her ne varsa aldım kabul ettim.
Son oldun değer bildiklerimin içinde, adınla kapadım dostluk sayfamı.
Ey! .. diğer adı özgürlük olan “sen” iyi tanı, maskelerini vestiyerde unutanları.
Ne geçmişi unut ne de “beni” ömrünce izim kalsın kirpiklerimde
Toy zamanlara denk geldi tanışmışlığımız, yenide bildik kadir kıymet bilmeyi.
Oysaki şimdi ki zaman dilimi olmalıydı, silebilmeliydik acı anları.
Sen deli bir yıldırım olmamalıydın, düşmemeliydin her canının çektiği yere
Adresimiz belli, adımız belli kaç kişinin yüreği var söyle; aklı şeffaf, yüreği dağlar gibi sen…
Karşılıksızca sevilmeden sevmeyi ben gibi bilen.
Adresimiz belli, adımız belli kaç kişinin yüreği var söyle; aklı şeffaf, yüreği dağlar gibi sen…
Karşılıksızca sevilmeden sevmeyi ben gibi bilen.....işte bu..daha ne yazılır ne yorum yapılırki hemşerim....yüreğine kalemine sağlık...
tebrikler neşe hanım
Adresimiz belli, adımız belli kaç kişinin yüreği var söyle; aklı şeffaf, yüreği dağlar gibi sen…
Karşılıksızca sevilmeden sevmeyi ben gibi bilen
İstanbul’u özlerim sen içinde olduğundan mı, yoksa İstanbul gözbebeklerinde doğduğundan mı?
harika anlatım....kutlarım neşe hanım...
İstanbul’u özlerim sen içinde olduğundan mı, yoksa İstanbul gözbebeklerinde doğduğundan mı?
tebrik ederim saygılar.
Bu şiir ile ilgili 9 tane yorum bulunmakta