Dost Tanrı... Şiiri - Yorumlar

Hıdır Çam
75

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Dün gece Tanrı’yla bir sofra kurduk
Saz çalıp eğlendik sabaha kadar
Arz-u hal eyleyip, hal hatır sorduk
Birlikte demlendik sabaha kadar

Dizine yaslandım, zaman çürüdü
Bir gece dedimse, on bin yıl sürdü

Tamamını Oku
  • Sevilay Şahbaz
    Sevilay Şahbaz 18.09.2008 - 01:35

    KAVRAM OLARAK TANRI DEMENİN UYGUNSUZLUĞUNU TARTIŞMAK BİR TARAFA ÇİZİLEN POZİSYONDA
    Dün gece Tanrı’yla bir sofra kurduk
    Saz çalıp eğlendik sabaha kadar
    Arz-u hal eyleyip, hal hatır sorduk
    Birlikte demlendik sabaha kadar
    SOFRA KURMAK,SAZ ÇALMAK ,EĞLENMEK ,DEMLENMEK KELİMELERİNİ .KAİNATIN KURUCUSU MUTLAK HAKİMİ ALLAH (CC) İÇERMEDİĞİ ÇOK AÇIK .....ÖZELLİKLE SEÇİLDİĞİNE İNANDIĞIM BİR ŞİİR..

    Cevap Yaz
  • Asım Yapıcı
    Asım Yapıcı 18.09.2008 - 01:30

    İşte bir Şathite daha...

    Yunus Emre'de de vardır, Mevlana'da da... Hatta Neyzen Tevfik'de de var şathiye türü şiirler.

    Şimdi sorun şu:

    Şahtiyeyi bir şiir türü olarak kabul edecek miyiz etmeyecek miyiz?

    Eğer şathiyeleri edebiyattan çıkaracak olursak, tasavvufi halk edebiyatından pek çok şiiri ve şairi emekliye ayırmak ve onları yok saymak gerekir.

    Hem Sünni hem de Alevi ozanlar arasında şathiye söyleyenlere sıklıkla rastlanmaktadır.

    Şathiyelerde Tanrı ile o kadar samimi bir ortamda konuşulur ki nehrin bu kenarından bakılacak olursa o sözleri sarf eden ya delidir ya da din dışına çıkmıştır.

    Ancak söz konusu ifadelere nehrin karşı kıyısına geçerek bakacak olursak, o zaman vahdeti vucut felsefesinin esentilerini görebiliriz.

    Başka bir deyişle şathiyeler adeta HIZIR BİLGİSİ ile yorumlanmaya çalışılmalı...

    Bu düzlemde değil, öteki düzlemde...

    Sadece akılla değil, marifet ve irfanla...

    Sadece kelami perspektifle değil, aynı zamanda sufiyane bir bakış ve duyuşla...

    Vahdet-i vucut teması, pek çok mutasavvıf tarafından işlense de, özellikle İbn Arabi'nin sistemleştirdiği muazzam bir felsefedir. Bu felsefe basit ve kuru batı felsefesi değildir. Bilakis insana üflenen ruhun Allah'tan olduğuna inanan, dolayısıyla Allah ile insan arasında fiziksel değil fakat ruhen vuslatın ya da kurbiyetin olacağına dayanan bir yaklaşımdır.

    Acaba Yunus Emre:

    'Ete kemiğe büründüm,
    Yunus diye göründüm'

    derken hangi yaklaşımı ya da felsefeyi kullanıyordu.

    Gelelim buradaki şiire...

    Konu şathiye tarzında ele alınmış, bu bir tarzdır buna birşey demem.

    Ancak şiir dili öyle aman aman değil,sadece Tanrıyla sohbet edişin dillendirilmesi dikkat çekici...

    Bana göre şiir dili yer yer vasata yaklaşsa da genelde vasat altına düşmekte...

    Şiir sesi muhtemelen kafiye yapısı, mısra tekniği ve hece yapısından dolayı iyice gibi.

    Bununla birlikte kafiye yapısınında yer yer problemler olduğunu söylemek gerekir.

    Mesela;

    çürüdü = çürü + dü
    sürdü = sür + dü
    gördü = gör + dü

    özellikle 'çürümek' orada kafye yapısını bozmakta.. Zira kökte kafiye yok gibi.

    sorduk = sor + duk
    yorduk = yor + duk
    tohumduk tohum + duk

    Burada da 'tohum' kelimesi kafiyeyi bozuyor gibi.

    Söylemler oldukça rutin ev alelusul gibi. Edebiyatımızdaki şathiyelerde benzer ifadeler oldukça fazla miktarda var. Bu ise şiir dilinin yaratıcı bir karakter göstermediği anlamına gelmektedir.

    Şiirin ne söylediği, türü, anlamı bir yana... şiir kalitesi genelde vasat sınırlarına yaklaşmakta zorlanıyor gibi.

    Hece şiirinin en büyük açmazı da bu noktada devreye girmekte...

    Sadece geleneği mi tekrarlayacağız, yoksa onu daha ilerilere taşımak için artık hece şiirlerini modernleştirip şehirlileştirecek miyiz?

    Şathiyelerimiz bile otantik olmalı.

    Okuduğumuz zaman ilk defa duymanın verdiği hazzı yaşamalıyız.

    İki günde iki şathiye...

    Darısı yarına mı?

    Olsun bakalım.

    Sağlıcakla...

    Asım Yapıcı

    Cevap Yaz
  • Ömer Taşoğlu
    Ömer Taşoğlu 18.09.2008 - 01:11

    musabilgin beyefendi bu alıntının kaynağını açıklarsa memnun olacağım malum bu tür bilgiler kaynak gösterilmeden paylaşılmamalı fikrimce...bu meseleyi daha değişik şekilde biliyordum gerçi genede kaynağını açıklayabilirse sevineceğim...teşekkür ederim

    aslı değinmek istediğim konu ise METİN YALTI nın şu cümlesi...
    İslam inancında Sünni Mezhepler (ki ağırlık ta onlarda tanrıya onun cehenneminden gazabından korktukları için tapınır günah dediklerini yapmaktan kaçınırlar, demiş bu yorumuyla 2 milyarlık islam alemini zan altında bırakmışsınız metin bey...yaşınız 53 ama çoçuk aklıyla cahil cesaretiyle yazmışsınız...yani biz sünniler sadece korktuğumuz için mi Allah'ı (c.c) seviyoruz...

    sevginin yanında korkuda olmalı ama siz bu gerçeğin bir tarafından tutup yanlış suçlayıcı bir ifade kullanmışsınız...

    özür dilemeniz gerekiyor...yanılıyor muyum

    Cevap Yaz
  • Metin Yaltı
    Metin Yaltı 18.09.2008 - 00:54

    Yorumlara şöyle bir bakınca Nesimi'yi H.Mansur'u,Mevlana'yı Hayyamı'ı kısaca şiiri anlayamayanların çoğunlukta olduğu görülüyor.
    İslam inancında Sünni Mezhepler (ki ağırlık ta onlarda tanrıya onun cehenneminden gazabından korktukları için tapınır günah dediklerini yapmaktan kaçınırlar, bektaşi alevi inancıyla yaklaşanlar ise tanrıyı en sevilen şah damarından daha yakın olarak canan olarak görür o aziz sevgiliyi incitmekten korktukları için yasakladığı haram saydığı şeyleri yapmaktan kaçınırlar. islam inancında ayrımın temelinde bu düşünce farklılığı yatar.
    O'nu sevgili olarak gören Onu kendine yakın bulan her kulun Onunla her şeyini paylaşmasından doğal ne olabilir? Ki her şeyi bilen gören her şeye kadir olandır. Öyleyse gönüldeki sevgiyi de en iyi bilen odur.
    Şairi içtenliğinden dolayı kutluyorum

    Cevap Yaz
  • Seyfeddin Karahocagil
    Seyfeddin Karahocagil 18.09.2008 - 00:48

    Buraya yazılan yorumları ya kimse okumuyor, ya da iş inada bindi.. Kimin nasıl inandığı beni hiç ilgilendirmez ama saçmasapan şeyleri tanrı adıyla yazmış olanların saçmalıkları burada olmamalı. bu sayfayı protesto ediyorum.......
    Seyfeddin Karahocagil

    Cevap Yaz
  • Semra Yıldız
    Semra Yıldız 18.09.2008 - 00:44

    Benimle bahse var mısınız?
    Kalıbımı basarım ki bugün ki şiir dün ki tepkilerden dolayı bir cevap olarak şeçildi. Bu doğru değilse arap bacınız olayım emi:))
    Tanrıyla diyaloglar gördüğümüz gibi her zaman aynı biçimde yapılmıyor muş onu da görmüş olduk bu şiirle!
    Dün tanrıya kafa tutan şiirin aksine bügün tanrıyla dostuz mesajı veren bir şiir sadece.
    Çok beğendiğimi söyleyemem…
    Ben Allah’ım diyen Allah mı olur sizce? O başka manada diyor biz ise başka manada anlıyor ve anlamlar yüklüyoruz sadece? İşin aslı ise bambaşka…anlatılmak istenen, verilmek istenen duygu başka…
    Derin mevzular bunlar...

    Cevap Yaz
  • Yağmur Kelebek
    Yağmur Kelebek 18.09.2008 - 00:43

    Dün gece Tanrı’yla bir sofra kurduk
    Saz çalıp eğlendik sabaha kadar

    Hayelinizde canlandirmis olabilirsiniz fakat .... yorumsuzum

    sadece tbrkler Sevgilerimle

    Cevap Yaz
  • Ziya Öztürk
    Ziya Öztürk 18.09.2008 - 00:25

    Tanrıyla dost olmak da başka bir marifetmiş demekki. Şiire tebrikler.

    Cevap Yaz
  • Arap Naci
    Arap Naci 18.09.2008 - 00:18

    hasan dan sonra hıdır...
    ayvayı yedin. şairliğin sonu budur...

    :)))))

    sıranız alfabetik.. midir?




    şiir mi ?

    güzel mi güzel....

    Cevap Yaz
  • Salim Kanat
    Salim Kanat 18.09.2008 - 00:13

    nerde o yoğurdun bolluğu
    bir de kulluğu dene ülen kulluğu..

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 146 tane yorum bulunmakta