Dün yine Yıldız Park’ına gittim Gülüm;
yine o aşk anıtına.
Ve yine Dost geldi de yanıma;
insanlığımdan utandım, yine selâm etti sana.
Önce onu ileteyim, üzerimde kalmasın,
sonra Dost’la, dostça,
biraz hakkın’da söyleşeyim; aklı sende kalmasın.
'işte dostum, biz insanlar böyleyiz.
Sevgiden, gelen yoksa, kolay kolay sevmeyiz.
Dost mu demişlerdi sana; dostluk mu demişlerdi?
Tüylerini okşarken, gerçekten mi sevmişlerdi?
Hayır dostum hayır; onların sevgileri sadece dillerinde.
Bir de; inandırmak için okşayan ellerinde.
Oysa sen dostluğu çok iyi bilirsin. Sadâkati, sevgiyi de.
Ve sen; bu bankı da çok iyi bilirsin.
Bu bankta seviştiğim sevgiliyi de.
Onun için, söz ver bana.
Bu bankın kutsallığına, bir de benim dostluğuma inanıyorsan eğer, bana dostluk sözü ver.
İhmâl etme n’olursun; bu bankta hep, gerçekten sevenler gelsin, otursun.
Altıncı hissin var senin, hemencecik anlarsın.
Gerçekten sevmiyorsa biri, kendisine havlarsın!
Ona gelince ona;
sadece dostluğu senin kadar bilseydi, bu da yeterdi bana.
Oysa hani? Bildi mi?
Söz vermişti hani sana; şimdiye dek geldi mi?
Daha da gelmeyecek!
Belki yarın, bir başkasının elini tutup, sevgiden, aşktan söz edecek.
Belki yarın, bir başkasıylan gelecek.
Bugün bana, yarın ona; yine aşkı anlatacak,
dostluktan söz edecek.
Sen gidersen yanlarına;
tüylerini okşayıp, yine 'DOST' diyecek sana.
Ama...
Yıllar sonra birgün, görmeye gittiğin zaman.
Belki bir Alman Kurdu, belkide bir doberman.
Bir başka Dost bulup bağlamışsa kapısına;
önce o hırlayacak.
Sonra kendisi çıkıp, bu kez 'HOŞT' diyecek sana!
Bu kez 'HOŞT' diyecek sana! '
Kayıt Tarihi : 31.1.2003 16:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!