DOST
Dost, seni çok özlüyorum,
Biliyorsun.., seni çok seviyordum.
Elimde, resimlerin kaldı yalnızca,
Yüreğimde acın.
Hayatın hızıyla yaşadık o aşkı
Her şey bir anda başladı
Yaşandı
Ve bitti...
Yan yana gidip de bir süre
Devamını Oku
Her şey bir anda başladı
Yaşandı
Ve bitti...
Yan yana gidip de bir süre
Çok üzüldüğünüz kesin- dost dost - çoğu hayvan insandan çok çok ileridir dostlukta- onlar koşulsuz art niyetsiz bağlanırlar insana- hinlik hainlik etmezler- aldatmazlar- arkadan vurmazlar- kötü bir insan olmaktansa - dilsiz bilsiz bir hayvan olmayı tercih ederim dünyada- yüreğinize sağlık - dosta selam dostluğa selam olsun- kutlarım..
ben de alman kurdu besledim; acınızı paylaşıyorum...
Harika bir şiir olmuş haz alarak okudum yüreğine sağlık Nejla hanım kalemin daim ilhamın bol olsun saygılar
nejla hanim, okurken goz yaslarimi tutamadim sevgili DOST,unuz icin cok uzuldum.....bu duyguyu cok iyi biliyorum benimde 13 yildir kucuk bir kopegim vardi adi leydi idi ve ben onu daha yeni bir ay once kaybettim....cok ariyorum onu gercekten sizin dost kadar sevimli ve cok akilliydi...size sevgi ve selamlarimi sunuyorum degerli calismanizdan dolayi sizi kutluyorum.
Ben DOST'a aşık oldum. Muhteşem bi'şeymiş!
Sevgili Necla, çok etkilendim. Bir köpek, bir de at kadar sadık hayvan yoktur dünyada. Bazen mecburiyetten bırakmak zorunda kalsak da hiç bakmamak yada ayrılmamak lazım.
Etkileyici şiirinizi kutlarım. Sevgilerim yüreğinize.
Affet beni dosttum..,
Seni çok ama çok özlüyorum.,
Resimlerin kaldı hatıra,
Yüreğimde acın….
Ben de geçenlerde Çapkın'ı (muhabbet kuşu...) kaybettim! Çok üzücü oluyor; 14 yıl dile kolay... Artık, uçamaz olmuş, daha da nazlıydı... Başımız sağ olsun... 10 puan... Antolojime... Sevgiyle...
Hayatımıza bir kere girdiler mi farklı bir dünya seriliverir önümüze, ne güzel dile getirmişsiniz sadık dostunuzun arkasından acınızı..
kutluyorum sevgi ve saygılarımla
Kimden : Simavlım Asım Kısbet (Bay, 53)
Kime : Nejla&prenses grubu
Tarih : 14.09.2009 20:17 (GMT +2:00)
dilin lal oldugu an.........ama yinede bir şeyler yazacam
Ama hakîkî bir dost bulmak o kadar kolay değildir. Önce gönüller üzerine dostluk köprüsü kurmak gerekir. Ancak böyle bir köprüyü inşâ edenler ve bu köprüden geçenler hakîkî dostlara kavuşabilirler. Dostluk köprüsünden geçmek için ise, insanın önce kendisinden geçmesi gerekir.
Dostluk köprüleri, sağlam temeller ve şirin kemerler üzerine bina edilir. Bu köprülerin taşları cefa ile yontulmuş, harcı vefa ile yoğrulmuştur. Diğer köprülerin en az iki ayağı varken, dostluk köprüleri tek ayak üzerinde bile durabilirler. Yani karşı taraftan bir destek ve çıkar beklentisi yoktur.
Dostların sevgisi de, şefkati de, ilgisi ve ikrâmı da karşılıksızdır. Bu köprülerin altından çok sular, üstünden uzun yıllar geçse de, onlar yıpranmaz ve yıkılmazlar. Böyle bir köprü inşâ etmek zahmetli olduğu için hakikî bir dost bulmak da zordur.
Aşık Veysel, “Dost dost diye nicesine sarıldım” diyor. Ama hiçbirisinde bir vefâ bulamadığı için toprağın kucağına dönüyor. Çilenin, cefânın, sadakatin ve şefkatin sembolü olan kara toprağı dost olarak kabul ediyor. Bir başka âşık, ömür boyu bir dost bulamadığından yakınıyor,
“Bir dost bulamadım, gün akşam oldu” diyerek sazının tellerine dokunuyor.
Mecazî aşkın çöllerinde dolaşanlar, hakîki bir dost bulamamanın ıztırabını yaşarlar. Allah dostlarından bir zatın dediği gibi, böyle âşıkların divanlarını sıksan, herbirinden hazînâne birer feryat damlar. Ancak, dostluk köprüsünden geçenler, Leylâ’yı bırakıp Mevlâ’ya koşanlar elemsiz lezzete kavuşabilirler.
Hallac-ı Mansur, Allah dostudur. Dostluk köprüsünden geçerek Rabbine o kadar yaklaşmış ki, artık O’nu kendinden, kendisini de O’ndan sayarak “Ene’l-Hak” demiştir. Fakat dost halinden anlamayanlar velîliği delilik kabul ederek kendisini idam ettiler. Önce ellerini ve ayaklarını kestiler, sonra da başını keserek bedenini yaktılar ve küllerini Dicle Nehrine attılar. Böylece gerçek bir dost, dostu için canını feda etmiş oluyordu.
Mansur idam edilirken, şeytan karşısına geçer ve şöyle der:
“Ben de ene dedim, sen de ene dedin. Ama ben lânete maruz kaldım, sen rahmete nail oldun. Bunun hikmeti nedir? ” Mansur da şu cevabı verir:
“Sen ene dedin, kendini ortaya koydun, ben ene dedim, kendimi ortadan kovdum.”
Demek ki, dost dostta fâni olursa, dostluk bâki kalıyor.
Sufîlerin “fenâfillah” dedikleri bu olsa gerek. Dostluk köprüsünden geçebilmek için bazı şeylerden vazgeçmek gerekiyor. Mansur, önce ene’sinden, sonra da başından vazgeçiyor.
Acaba bizler ebedî ve ezelî dostumuz olan Rabbimiz için nasıl bir fedakârlık gösteriyoruz? Meselâ, her sabah dost dâveti olan Ezân-ı Muhammedî’yi işitip de, bu dâvete icâbet etmek için uykumuzdan vazgeçebiliyor muyuz? İçimizdeki öfkeden, kinden, hased ve husûmetten vazgeçip, muhabbet yolunu seçebiliyor muyuz?
Allah ve Rasûlüne ebedî dost olmak istiyorsak, gönlümüzün elinden tutup, “Gel dosta gidelim gönül” diye yollara düşmeliyiz.
Bu yolda kaybedecek vaktimiz yoktur. Fırsatı kaçırdıktan sonra, “Geçti dost kervanı” diye sızlanmanın bir faydası olmayacaktır.
BU GÜZEL ÇALIŞMANIZI KUTLAR ESENLİKLER DİLERİM CANA CAN
========================================
Duygulu sevgi dolu yüreğinize sağlık çok güzel bir şiir okudum.
Paylaşımınıza teşekkürler
Sevgi saygılar
Sanki ben,
Dosttan faklıydım,
Benimde içim yanıyordu.
Ama dayanmaya çalışıyordum.
Fazla değil,
Bir-kaç ay sonra,
Bir telefon aldım ki,
Beynimden vurulmuşa döndüm.
Daha fazla hasrete dayanamamış,
Dost,
Dost gitmiş.....
Affet beni dosttum..,
Seni çok ama çok özlüyorum.,
Resimlerin kaldı hatıra,
Yüreğimde acın….
ETKİLİ VE MÜKEMMEL BİR ANLATIM. YÜREĞİNİZİ VE KALEMİNİZİ TÜM KALBİMLE KUTLUYORUM NEJLA HANIM. SELAM VE SAYGILARIMLA...
Bu şiir ile ilgili 54 tane yorum bulunmakta