İncecik bir yol bu
Yanı sıra dizilmiş kaldırımlar
Geçmiş bilge sözlerden
Hecelerden süzülmüş
Olur mu gözüme görünen serabın sesi
Ki ben en derininden yaşamışım hevesi
Bu acaip rüyadan uyanmanın vaktidir
Öyle ise kaldırımların benden istediği nedir
Sarı çiçekler var yol boyu
İçinde güneş birikmiş vurur yüzüme
Yüzüm aynada hasret türküsü
Türkü de sol yanımın hüznü
Her hüzün bir yaşam
Ellerim değer nedenli nedensiz
Her değişimde bir serçe ölür
Bu ölüm aslında sana doğuşum
Ela gözlerin gelir aklıma
Ela ile güneşin dansı nasıl da başka
Sana seslenmek beyhudedir artık
Ben ki kendi sesimi unutmuşum
Hatıram da canlanır anılar
Her anı birbirine düşman
Galibi yoktur aslında tüm savaşların
Yenilen sadece insan
Kuru yapraklar düşer yola
Kaldırımlar neden daraldı şimdi
Yaprağın ne günahı var
İstermiydi ayrılmak dalından
Gözlerin gelir aklıma
Ela ile kahvenin uyumu başka
Gönül şu an sarhoş
Zaman yetişme telaşında aşka
İlk hece düşer dilimden
Dilim de fesleğen esinti
Geldim kapına durdum kapında
Dolaşmaya izin var mı aşk bahçeni
Yoruldum durdum tenha da
Tenha da gözlerin dudakların
Kaldırımlar neden sıcak
Terledi düşüncelerim
Sana gelmenin vakti olmalı
Tohumla toprağın vakti gibi
Kapatma perdeni ışık dolsun
Perdeler öldürür ikimizi
Yorulursan gözlerim gelsin aklına
Geldi dün gibi an gibi sen gibi
Geldi çocuk gibi işçi gibi güvercin gibi
Şimdi onlarla uyuma vakti.
Kayıt Tarihi : 18.6.2020 14:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!