hiçbir mecazi anlam taşımayan
ve alabildiğine somut bir tabirle
“ ayakta durabilmenin”
farkında değilken bu lüksün
ve çok değerliyken dünya
ufak şeylere bile kalabilecekken küskün
yer daha oynamamışken yerinden
daha kalabalıkken metre kareye düşen sayımız
bir ses bi çatırtı , yakından ama derinden
yarıldı yerküre
şaşırdı yörüngemiz
doldu taştı kıyımız
hatırlarsınız , uzak değil fazla
sabah erken kalkmaktan başka yoktu kaygımız
yetinemezdik az olanıyla
uykunun
ekmeğin
ve sıcağın
oysa şimdi nasıl da muhtacız
oysa nelere sahipmişiz
ve ne kadar büyükmüş kaybımız
iki hafta ya da koskoca on dört gün
ve artı bir kaç saat daha
eklenince tam şu andan geçmişe doğru
bir tufan
bir küçük kıyamet,
aslından habersiz bir kıyasla
caiz değilken tabirimiz
tabir edemeyecek kadar bilinçsiz
ve tarif edemeyecek kadar bilgisizken
yer oynadı yerinden
en az sen kadar yakın
ve yine senin gibi derinden
elinden gelmeyen çareler
içinden geçmeyen korku
bir kapının kapanma sesi
pamuk ipliğine bağlı bir uyku
sade toz ,toprak ve taştan ibareler
sanki ilk çağlara dönüşen bir olgu
öldü demek için bin şahit gerektiren cesetler
ve
bedenlerine fazla gelen ölümün soğukluğu
enkaz altında hasbelkader mucizeler
bir saati bir ömürlük öze dönük bir sorgu
böyle hınçla yarışmamıştı bunca zaman
bir tarafta umut, diğerinde korku
yine bir an meselesi tersine dönmek için
birleştiren yolların şimdi hiçleştirdiği yerde
bir beldenin dünyaya bağlandığı
asfalt boyu uzanan yollar
şimdi öyle kesilmişler ortadan bir bıçak gibi
yeni bir dünya ilan edilmiş
çaresizlikten
ölümden
beton yığınlarından ibaret
yerin üstü ölüm ; açlık ,soğuk, bitmiş cesaret
yerin altı zulüm; nefessiz , soğuk, sonsuz esaret
vekaleten verilmiş ölmeden önce sözler
ve
birini son kez gördüğünden habersiz gözler
pazartesi sabahına planlanmış resmi işler
ya da
tatilin tembelliği ,ertelenen ödevler
yıkımdan önce sonra fark etmez
yerine getirilmeyen görevler
kurtuluşa en yakın yol bilinmiş ölümler
sağ kaldığına bin pişman sözde diriler
hep bir umut bekleyişler
tekrara düşen kelimeler
belki duyarlar ve belki gelirler
ve artısı olarak eklenmiş acı “keşkeler”
on dört gün geçmiş
ve
bir kaç saat
ve geçse de üzerinden seneler
kayıplara olmayan çareler
ve
yerine getirildiği sanılan
afilli beton yığınları
ama anısız, hatırasız daireler
akla gelmeyen
gelse de dilde yer bulamayan tonla söz
ve üstüne vesaireler
belki bir gün diyorum
belki kadar kesinken
herhal yaşanır ilerde yine güzel günler
Kayıt Tarihi : 20.2.2023 05:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
6 Şubat 04.17 Bir milletin somut ve soyut olan her anlamda bedenen ve ruhen her varlıkta koca bir enkaz altında tükenişi
beğeni ile okudum
teşekkürler hocam??
TÜM YORUMLAR (2)